Guffaw İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Guffaw Nedir?
Guffaw, gülmek veya kıkırdamak anlamına gelen bir fiildir.
Örnek cümleler:
- I couldn’t help but guffaw at the ridiculousness of the situation. (Bu saçmalığa dayanamayıp kıkırdamamamak mümkün değildi.)
- His joke was so funny that I burst into a guffaw. (Onun şakası o kadar komikti ki kahkahalarla gülmeye başladım.)
- The comedian’s punchline elicited a guffaw from the audience. (Komedyenin esprisi izleyicilerden bir kahkaha aldı.)
- She tried to stifle her guffaws by covering her mouth with her hand. (Elini ağzına kapatıp kıkırdamalarını bastırmaya çalıştı.)
- The movie was so hilarious that I had guffaws throughout the entire screening. (Film o kadar komikti ki tüm gösterim boyunca kıkırdamalarla güldüm.)
- His awkward dance moves made me guffaw uncontrollably. (Onun sakar dans hareketleri beni kontrol edemeden kahkahalara boğdu.)
- The situation was so absurd that we all guffawed in disbelief. (Durum o kadar absürttü ki hepsi inanamayıp kahkahalarla güldük.)
- The unexpected twist in the story made the whole audience guffaw with surprise. (Hikayede beklenmedik bir terslik izleyicileri şaşırtarak kahkahalarla güldürdü.)
- She let out a loud guffaw when she saw her friend’s silly face. (Arkadaşının aptal yüz ifadesini görünce yüksek bir kıkırdama çıkardı.)
- His witty comeback provoked a guffaw from his friends. (Akıllıca bir cevap arkadaşlarının kahkahalarla gülmelerine neden oldu.)
- The prank they pulled on their coworker made everyone guffaw in the office. (İş arkadaşlarına oynadıkları şaka herkesi ofiste kahkahalarla güldürdü.)
- The comedian’s impression of a famous celebrity caused a guffaw in the audience. (Komedyenin ünlü bir ünlünün taklidi izleyicilerden bir kahkaha aldı.)
- The embarrassing moment made her guffaw in embarrassment. (Utancından kıkırdama geldiği an başına gelen utanç verici olaydı.)
- He tried to hold back his guffaws, but it was too late, everyone had already heard him. (Kıkırdamalarını tutmaya çalıştı, ama çok geçti, herkes onu duymuştu.)
- The silly cartoon made the children guffaw with delight. (Aptal çizgi film çocukları sevinçle kahkahalarla güldürdü.)
- The absurdity of the situation made her guffaw until tears streamed down her face. (Durumun saçmalığı göz yaşlarına kadar kahkahalara boğulmasına neden oldu.)
- He let out a
loud guffaw when he realized his mistake. (Hatasını fark ettiğinde yüksek bir kahkaha attı.)
18. The comedian’s hilarious observations about everyday life caused a guffaw in the audience. (Komedyenin günlük hayatla ilgili komik gözlemleri izleyicilerden bir kahkaha aldı.)
- Her friend’s silly antics always made her guffaw. (Arkadaşının aptalca davranışları her zaman onu kıkırdatırdı.)
- The ridiculous outfit he was wearing made everyone guffaw in amusement. (Giymiş olduğu saçma kıyafet herkesi eğlendirerek kahkahalarla güldürdü.)
Hemen Yorum Yaz