Grumpy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Grumpy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Grumpy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Grumpy: Huysuz, suratsız, hırçın.

  1. She woke up grumpy this morning. (Bu sabah huysuz kalktı.)
  2. The grumpy old man yelled at the kids to get off his lawn. (Huysuz yaşlı adam, çocukları çimlerinden çıkarmak için bağırdı.)
  3. I hate dealing with grumpy customers. (Huysuz müşterilerle uğraşmaktan nefret ederim.)
  4. The cat looked grumpy when I woke him up. (Kediyi uyandırdığımda huysuz görünüyordu.)
  5. His grumpy behavior is getting on my nerves. (Onun huysuz davranışları sinirlerimi bozuyor.)
  6. The weather is making me grumpy. (Hava beni huysuz yapıyor.)
  7. She was in a grumpy mood all day. (Tüm gün huysuz bir ruh hali içindeydi.)
  8. The grumpy waiter gave terrible service. (Huysuz garson korkunç bir hizmet verdi.)
  9. Don’t talk to me when I’m feeling grumpy. (Huysuz hissettiğimde bana konuşma.)
  10. The grumpy cat refused to let me pet him. (Huysuz kedi benim onu okşamama izin vermedi.)
  11. His grumpy face scared the children. (Onun huysuz yüzü çocukları korkuttu.)
  12. The grumpy customer complained about everything. (Huysuz müşteri her şeyden şikayet etti.)
  13. I don’t want to be around grumpy people. (Huysuz insanlarla birlikte olmak istemiyorum.)
  14. The grumpy boss was always in a bad mood. (Huysuz patron her zaman kötü bir ruh halindeydi.)
  15. The grumpy old woman scolded me for not holding the door open for her. (Huysuz yaşlı kadın, kapıyı açık tutmadığım için beni azarladı.)
  16. His grumpy expression made it clear that he didn’t want to be bothered. (Onun huysuz ifadesi, rahatsız edilmek istemediğini açıkça ortaya koydu.)
  17. I tried to cheer up my grumpy friend with some jokes. (Huysuz arkadaşımı bazı şakalarla neşelendirmeye çalıştım.)
  18. The grumpy old man refused to let anyone sit next to him on the bus. (Huysuz yaşlı adam, otobüste yanına kimseyi oturtmak istemedi.)
  19. She had a grumpy look on her face all day. (Tüm gün yüzünde huysuz bir ifade vardı.)
  20. I don’t know what’s wrong with him, he’s been grumpy all week. (Onun neyin yanlış olduğunu bilmiyorum, tüm hafta huysuzdu.)
  1. The grumpy receptionist gave us the wrong directions. (Huysuz resepsiyonist bize yanlış yönlendirme yaptı.)
  2. His grumpy attitude ruined the party. (Onun huysuz tutumu partiye zarar verdi.)
  3. The grumpy old lady didn’t like the food at the restaurant. (Huysuz yaşlı kadın restorandaki yemekten hoşlanmadı.)
  4. I don’t want to be around grumpy people, they bring me down. (Huysuz insanlarla birlikte olmak istemiyorum, beni aşağı çekiyorlar.)
  5. The grumpy neighbor complained about the noise coming from our house. (Huysuz komşu, evimizden gelen gürültüden şikayet etti.)
  6. His grumpy demeanor scared away potential customers. (Onun huysuz tavırları, potansiyel müşterileri korkuttu.)
  7. The grumpy teacher gave us a lot of homework. (Huysuz öğretmen bize çok fazla ödev verdi.)
  8. I don’t like it when my boss is grumpy, it makes me feel uneasy. (Patronum huysuz olduğunda hoşuma gitmiyor, beni huzursuz hissettiriyor.)
  9. The grumpy man at the store refused to help us find what we were looking for. (Mağazadaki huysuz adam, aradığımızı bulmamıza yardımcı olmayı reddetti.)
  10. Her grumpy tone of voice made me hesitant to ask for her help. (Onun huysuz ses tonu, yardım istemekte tereddüt etmeme neden oldu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.