Gross İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Gross
Gross kelimesi Türkçede “iğrenç, tiksindirici, bayağı, kabataslak” gibi anlamlara gelir. İngilizce cümlelerde kullanımı ise şu şekillerde olabilir:
- The smell coming from the dumpster was gross. (Çöp konteynerinden gelen koku iğrençti.)
- His behavior towards women was gross and unacceptable. (Kadınlara karşı davranışı tiksindirici ve kabul edilemezdi.)
- I can’t eat this, it looks gross. (Bunu yiyemem, bayağı görünüyor.)
- The movie was full of gross jokes that nobody laughed at. (Film, kimse gülmeyen bayağı şakalarla doluydu.)
- She made a gross mistake on the report and had to redo it. (Rapor üzerinde bayağı bir hata yaptı ve tekrar yapmak zorunda kaldı.)
- I don’t want to touch that, it’s gross. (Ona dokunmak istemiyorum, tiksindirici.)
- The restaurant had a gross violation of health codes and had to be shut down. (Restoran sağlık kurallarına bayağı bir şekilde uymadı ve kapatılmak zorunda kaldı.)
- The comedian’s jokes were grossly inappropriate for a family audience. (Komedyenin şakaları aile izleyicisi için bayağı şekilde uygun değildi.)
- The way he talked about his ex-girlfriend was gross and disrespectful. (Eski kız arkadaşı hakkında konuşma tarzı bayağı ve saygısızdı.)
- The company’s profits were grossly overstated and caused a scandal. (Şirketin kârları bayağı şekilde abartıldı ve skandala neden oldu.)
- The bathroom was in a gross state and needed to be cleaned immediately. (Banyo bayağı bir durumda ve hemen temizlenmesi gerekiyordu.)
- The book had a gross amount of errors and needed to be revised. (Kitapta bayağı sayıda hata vardı ve gözden geçirilmesi gerekiyordu.)
- The politician’s comments were grossly insensitive and caused outrage. (Politikacının yorumları bayağı şekilde duyarsızdı ve öfke uyandırdı.)
- The smell of the cheese was gross, but it tasted surprisingly good. (Peynirin kokusu tiksindiriciydi, ama tadı şaşırtıcı derecede iyiydi.)
- The dress she was wearing was grossly inappropriate for a formal event. (Giymiş olduğu elbise resmi bir etkinlik için bayağı şekilde uygun değildi.)
- The music video featured gross imagery that some viewers found disturbing. (Müzik videosu bazı izleyicilerin rahatsız edici bulduğu bayağı imajlara yer verdi.)
- The boss made a gross miscalculation and lost the company a lot of money. (Patron bayağı bir hesap hatası yaptı ve şirketin çok parasını kaybetti.)
- The meat was
grossly undercooked and could make people sick. (Et bayağı şekilde az pişmişti ve insanları hasta edebilirdi.)
19. The comedian’s joke about a serious illness was grossly insensitive and offensive. (Komedyenin ciddi bir hastalıkla ilgili şakası bayağı şekilde duyarsız ve saldırganca idi.)
- The store had a grossly overpriced item that nobody would buy. (Mağazada kimse satın almayacak bayağı pahalı bir ürün vardı.)
(Dipnot: Türkçede “gross” kelimesinin karşılığı olarak “iğrenç, tiksindirici, bayağı, kabataslak” gibi anlamlar verilebilir, ancak İngilizcede “gross” kelimesinin daha farklı kullanımları da vardır.)
Hemen Yorum Yaz