Gross İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Gross İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Gross

Gross kelimesi Türkçede “iğrenç, tiksindirici, bayağı, kabataslak” gibi anlamlara gelir. İngilizce cümlelerde kullanımı ise şu şekillerde olabilir:

  1. The smell coming from the dumpster was gross. (Çöp konteynerinden gelen koku iğrençti.)
  2. His behavior towards women was gross and unacceptable. (Kadınlara karşı davranışı tiksindirici ve kabul edilemezdi.)
  3. I can’t eat this, it looks gross. (Bunu yiyemem, bayağı görünüyor.)
  4. The movie was full of gross jokes that nobody laughed at. (Film, kimse gülmeyen bayağı şakalarla doluydu.)
  5. She made a gross mistake on the report and had to redo it. (Rapor üzerinde bayağı bir hata yaptı ve tekrar yapmak zorunda kaldı.)
  6. I don’t want to touch that, it’s gross. (Ona dokunmak istemiyorum, tiksindirici.)
  7. The restaurant had a gross violation of health codes and had to be shut down. (Restoran sağlık kurallarına bayağı bir şekilde uymadı ve kapatılmak zorunda kaldı.)
  8. The comedian’s jokes were grossly inappropriate for a family audience. (Komedyenin şakaları aile izleyicisi için bayağı şekilde uygun değildi.)
  9. The way he talked about his ex-girlfriend was gross and disrespectful. (Eski kız arkadaşı hakkında konuşma tarzı bayağı ve saygısızdı.)
  10. The company’s profits were grossly overstated and caused a scandal. (Şirketin kârları bayağı şekilde abartıldı ve skandala neden oldu.)
  11. The bathroom was in a gross state and needed to be cleaned immediately. (Banyo bayağı bir durumda ve hemen temizlenmesi gerekiyordu.)
  12. The book had a gross amount of errors and needed to be revised. (Kitapta bayağı sayıda hata vardı ve gözden geçirilmesi gerekiyordu.)
  13. The politician’s comments were grossly insensitive and caused outrage. (Politikacının yorumları bayağı şekilde duyarsızdı ve öfke uyandırdı.)
  14. The smell of the cheese was gross, but it tasted surprisingly good. (Peynirin kokusu tiksindiriciydi, ama tadı şaşırtıcı derecede iyiydi.)
  15. The dress she was wearing was grossly inappropriate for a formal event. (Giymiş olduğu elbise resmi bir etkinlik için bayağı şekilde uygun değildi.)
  16. The music video featured gross imagery that some viewers found disturbing. (Müzik videosu bazı izleyicilerin rahatsız edici bulduğu bayağı imajlara yer verdi.)
  17. The boss made a gross miscalculation and lost the company a lot of money. (Patron bayağı bir hesap hatası yaptı ve şirketin çok parasını kaybetti.)
  18. The meat was

grossly undercooked and could make people sick. (Et bayağı şekilde az pişmişti ve insanları hasta edebilirdi.)
19. The comedian’s joke about a serious illness was grossly insensitive and offensive. (Komedyenin ciddi bir hastalıkla ilgili şakası bayağı şekilde duyarsız ve saldırganca idi.)

  1. The store had a grossly overpriced item that nobody would buy. (Mağazada kimse satın almayacak bayağı pahalı bir ürün vardı.)

(Dipnot: Türkçede “gross” kelimesinin karşılığı olarak “iğrenç, tiksindirici, bayağı, kabataslak” gibi anlamlar verilebilir, ancak İngilizcede “gross” kelimesinin daha farklı kullanımları da vardır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.