Groan İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Groan İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Türkçe Anlamı: Sızlanmak, homurdanmak, inlemek.
Örnek Cümleler:
-
My stomach is hurting so much, I can’t help but groan.
(Televizyonun karşısında büyük bir hamburger yemiştim ve şimdi karnım acıyor, homurdanmadan duramıyorum.) -
As soon as the teacher announced the pop quiz, the students began to groan.
(Öğretmen aniden beklenmedik bir sınav yapacağını söyleyince, öğrenciler homurdanmaya başladı.) -
I heard a groan coming from the bedroom and knew my sister wasn’t feeling well.
(Yatak odasından bir inleme duydum ve kız kardeşimin iyi hissetmediğini anladım.) -
The old man let out a groan as he got up from his chair.
(Yaşlı adam sandalyesinden kalkarken bir homurdanma sesi çıkardı.) -
The athlete groaned in pain as he clutched his injured ankle.
(Sakatlanan bileğini tutarken atlet acı içinde homurdandı.) -
I couldn’t help but groan when I saw the long line at the amusement park.
(Eğlence parkındaki uzun kuyruğu görünce homurdanmamak için kendimi zor tutamadım.) -
The baby began to groan as he tried to push out his first tooth.
(İlk dişini çıkarmaya çalışırken bebek homurdanmaya başladı.) -
Whenever I see my boss, I can’t help but groan internally.
(Patronumu gördüğüm her seferinde içimden homurdanmadan edemiyorum.) -
The audience let out a collective groan when the singer forgot the lyrics.
(Şarkıcı sözleri unutunca izleyiciler birlikte homurdandı.) -
The tired hiker groaned as he realized he still had two more miles to go.
(Yorgun yürüyüşçü iki mil daha gitmesi gerektiğini anlayınca homurdanmaya başladı.) -
The old car groaned as it struggled up the steep hill.
(Dik yokuşa tırmanmaya çalışan eski araba homurdandı.) -
The teacher groaned when she saw the stack of papers she had to grade.
(Sınıftaki öğretmen, derecelendirmesi gereken kağıt yığınını görünce homurdandı.) -
I always groan when I have to wake up early for work.
(İş için erken kalkmak zorunda kaldığımda her zaman homurdanırım.) -
The cat let out a groan as it was lifted off the comfortable couch.
(Rahat koltuktan kaldırılan kedi bir homurdanma sesi çıkardı.)
-
The patient groaned in pain as the doctor examined his broken arm.
(Doktor kırık kolunu muayene ederken hasta acı içinde homurdandı.) -
The comedian’s joke fell flat, and the audience responded with a groan.
(Komedyenin şakası işe yaramadı ve izleyiciler homurdanarak tepki gösterdi.) -
The students groaned when the teacher assigned a lengthy reading assignment.
(Öğretmen uzun bir okuma ödevi verince öğrenciler homurdandı.) -
The dog groaned in pleasure as its owner rubbed its belly.
(Sahibi karınını ovduğunda köpek zevkle homurdandı.) -
The player let out a groan as he missed the winning shot.
(Kazanma şansını kaçıran oyuncu bir homurdanma sesi çıkardı.) -
The restaurant patrons groaned as they saw the long wait for a table.
(Restoranda masa beklemek için uzun bir kuyrukta bekleyen müşteriler homurdandılar.)
Hemen Yorum Yaz