Groan İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Groan İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Groan İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Türkçe Anlamı: Sızlanmak, homurdanmak, inlemek.

Örnek Cümleler:

  1. My stomach is hurting so much, I can’t help but groan.
    (Televizyonun karşısında büyük bir hamburger yemiştim ve şimdi karnım acıyor, homurdanmadan duramıyorum.)

  2. As soon as the teacher announced the pop quiz, the students began to groan.
    (Öğretmen aniden beklenmedik bir sınav yapacağını söyleyince, öğrenciler homurdanmaya başladı.)

  3. I heard a groan coming from the bedroom and knew my sister wasn’t feeling well.
    (Yatak odasından bir inleme duydum ve kız kardeşimin iyi hissetmediğini anladım.)

  4. The old man let out a groan as he got up from his chair.
    (Yaşlı adam sandalyesinden kalkarken bir homurdanma sesi çıkardı.)

  5. The athlete groaned in pain as he clutched his injured ankle.
    (Sakatlanan bileğini tutarken atlet acı içinde homurdandı.)

  6. I couldn’t help but groan when I saw the long line at the amusement park.
    (Eğlence parkındaki uzun kuyruğu görünce homurdanmamak için kendimi zor tutamadım.)

  7. The baby began to groan as he tried to push out his first tooth.
    (İlk dişini çıkarmaya çalışırken bebek homurdanmaya başladı.)

  8. Whenever I see my boss, I can’t help but groan internally.
    (Patronumu gördüğüm her seferinde içimden homurdanmadan edemiyorum.)

  9. The audience let out a collective groan when the singer forgot the lyrics.
    (Şarkıcı sözleri unutunca izleyiciler birlikte homurdandı.)

  10. The tired hiker groaned as he realized he still had two more miles to go.
    (Yorgun yürüyüşçü iki mil daha gitmesi gerektiğini anlayınca homurdanmaya başladı.)

  11. The old car groaned as it struggled up the steep hill.
    (Dik yokuşa tırmanmaya çalışan eski araba homurdandı.)

  12. The teacher groaned when she saw the stack of papers she had to grade.
    (Sınıftaki öğretmen, derecelendirmesi gereken kağıt yığınını görünce homurdandı.)

  13. I always groan when I have to wake up early for work.
    (İş için erken kalkmak zorunda kaldığımda her zaman homurdanırım.)

  14. The cat let out a groan as it was lifted off the comfortable couch.
    (Rahat koltuktan kaldırılan kedi bir homurdanma sesi çıkardı.)

  1. The patient groaned in pain as the doctor examined his broken arm.
    (Doktor kırık kolunu muayene ederken hasta acı içinde homurdandı.)

  2. The comedian’s joke fell flat, and the audience responded with a groan.
    (Komedyenin şakası işe yaramadı ve izleyiciler homurdanarak tepki gösterdi.)

  3. The students groaned when the teacher assigned a lengthy reading assignment.
    (Öğretmen uzun bir okuma ödevi verince öğrenciler homurdandı.)

  4. The dog groaned in pleasure as its owner rubbed its belly.
    (Sahibi karınını ovduğunda köpek zevkle homurdandı.)

  5. The player let out a groan as he missed the winning shot.
    (Kazanma şansını kaçıran oyuncu bir homurdanma sesi çıkardı.)

  6. The restaurant patrons groaned as they saw the long wait for a table.
    (Restoranda masa beklemek için uzun bir kuyrukta bekleyen müşteriler homurdandılar.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.