Gritty İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Gritty İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Gritty

Gritty, Türkçe karşılığıyla “sarsıcı” ya da “çekişmeli” anlamlarına gelmektedir. Gritty kelimesi, cesur ve güçlü olmayı, zorluklarla başa çıkmayı, zorlu koşullara karşı mücadele etmeyi ifade eder.

İşte, “gritty” kelimesinin cümle içinde kullanımına ilişkin örnekler:

  1. She showed gritty determination in overcoming her illness. (O, hastalığını yenme konusunda cesur bir kararlılık gösterdi.)
  2. The gritty detective worked tirelessly to solve the case. (Sarsıcı dedektif, olayı çözmek için yorulmadan çalıştı.)
  3. The city’s gritty streets are a testament to its rich history. (Şehrin çekişmeli sokakları, zengin tarihine bir kanıttır.)
  4. The boxer’s gritty performance earned him a well-deserved victory. (Bokserin sarsıcı performansı, ona hak ettiği bir zafer kazandırdı.)
  5. She has a gritty sense of humor that can sometimes catch people off guard. (Bazen insanları şaşırtabilen sarsıcı bir espri anlayışı var.)
  6. Despite the gritty conditions, the hikers persevered and reached the summit. (Çekişmeli koşullara rağmen, yürüyüşçüler mücadele ederek zirveye ulaştı.)
  7. The gritty realism of the film left a lasting impression on its viewers. (Filmin sarsıcı gerçekçiliği, izleyicilerde kalıcı bir iz bıraktı.)
  8. The politician’s gritty campaign focused on issues that mattered most to the people. (Politikacının sarsıcı kampanyası, insanlar için en önemli konulara odaklandı.)
  9. The novel’s gritty depiction of life in the inner city was both powerful and heartbreaking. (Romanın şehir yaşamının sarsıcı tasvirleri, hem güçlü hem de yürek burkan bir etki yarattı.)
  10. The gritty texture of the sandpaper made it perfect for smoothing out rough surfaces. (Zımparalama kağıdının sarsıcı dokusu, pürüzlü yüzeyleri düzleştirmek için mükemmeldi.)
  11. The team’s gritty performance in the playoffs impressed even their toughest critics. (Takımın sarsıcı performansı, hatta en zor eleştirmenlerini bile etkiledi.)
  12. The actor’s gritty portrayal of the drug-addicted character was both intense and authentic. (Aktörün uyuşturucu bağımlısı karakterin sarsıcı canlandırması, hem yoğun hem de gerçekçiydi.)
  13. The gritty taste of the coffee was a welcome change from the bland, mass-produced brands. (Kahvenin sarsıcı tadı, sıradan, seri üretim markalarından hoş bir değişiklik oldu.)
  14. The gritty determination of the underdog team led to a surprising upset victory. (Zayıf olan takımın sarsıcı kararlılığı, sürpriz bir gal
  1. The artist’s gritty style captured the raw emotions of the urban landscape. (Sanatçının sarsıcı tarzı, şehir manzarasının ham duygularını yakaladı.)
  2. The marathon runner’s gritty perseverance paid off as he crossed the finish line. (Maraton koşucusunun sarsıcı azmi, finiş çizgisini geçerken karşılığını aldı.)
  3. The gritty determination of the activists led to significant social change. (Aktivistlerin sarsıcı kararlılığı, önemli sosyal değişikliklere yol açtı.)
  4. The movie’s gritty portrayal of poverty in the inner city shed light on an important social issue. (Filmin şehir içi yoksulluğunun sarsıcı tasviri, önemli bir sosyal soruna ışık tuttu.)
  5. The team’s gritty defense kept their opponents from scoring a single point. (Takımın sarsıcı savunması, rakiplerinin hiç gol atmamasını sağladı.)
  6. The musician’s gritty vocals added a raw, authentic edge to the band’s sound. (Müzisyenin sarsıcı vokalleri, grubun sesine ham, gerçekçi bir kenar ekledi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.