Grate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Grate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Grate İle İlgili Cümleler

Grate, “izgara” anlamına gelen bir fiildir. Ayrıca, “irrite etmek” anlamında da kullanılabilir.

  1. The chef grated some cheese on top of the pasta. (Şef makarnanın üzerine peynir rendeledi.)
  2. The skateboarder’s wheels grated against the pavement. (Kaykaycının tekerlekleri kaldırımı sıyırdı.)
  3. The sound of fingernails on a chalkboard always grates on my nerves. (Tahtaya tırnak çekme sesi her zaman sinirlerimi bozar.)
  4. Be careful not to grate your fingers while you’re shredding the carrots. (Havuçları rendelerken parmaklarınızı rendelememeye dikkat edin.)
  5. The old iron gate grated loudly as it opened. (Eski demir kapı açıldığında yüksek sesle çıtırdadı.)
  6. The speaker’s condescending tone grated on the audience’s nerves. (Konuşmacının aşağılayıcı tonu izleyicilerin sinirlerini bozdu.)
  7. The cat’s claws grated against the window as it tried to escape. (Kedinin kaçmaya çalışırken tırnakları pencereye sıyırdı.)
  8. The grater made quick work of the block of cheese. (Rende blok peynirin üstesinden hızlıca geldi.)
  9. The constant complaining from his colleague began to grate on him. (Meslektaşının sürekli şikayeti onu rahatsız etmeye başladı.)
  10. The metal spoon grated against the glass bowl, making an unpleasant noise. (Metal kaşık cam kaseye sürterek hoş olmayan bir ses çıkardı.)
  11. The rough concrete wall grated against his back as he tried to climb it. (Tırmanmaya çalışırken sırtı beton duvara sürtünerek rahatsız oldu.)
  12. The constant interruptions grated on the speaker’s nerves. (Sürekli kesintiler konuşmacının sinirlerini bozdu.)
  13. She didn’t want to grate on her boss’s nerves, so she kept her complaints to herself. (Patronunun sinirlerini bozmak istemediği için şikayetlerini kendinde tuttu.)
  14. The grater was too dull to shred the cheese properly. (Rende peyniri doğru şekilde parçalayamadı.)
  15. The sound of the car’s brakes grating against the rotors was a bad sign. (Arabanın frenlerinin rotorlara sıyırması kötü bir işaretti.)
  16. The grating on the floor was slippery, so she walked carefully. (Zemindeki ızgara kaygan olduğu için dikkatli yürüdü.)
  17. The constant criticism from her parents began to grate on her self-esteem. (Ailesinin sürekli eleştirileri özsaygısını sarsmaya başladı.)
  18. The grater was clogged with cheese, so she had to clean it before she could use it again. (Rende peynirle tıkandığı için tekrar kullanmadan önce temizlemek zor
  1. The way he kept repeating himself grated on her nerves. (Kendini tekrarlaması sinirlerine dokunuyordu.)
  2. The rusty gate grated as he pushed it open, making a loud, unpleasant noise. (Paslı kapıyı iterek açtığında çıtırtısı yüksek ve hoş olmayan bir ses çıkardı.)

Grate kelimesi hem pozitif hem de negatif anlamları içeren bir fiil olduğundan, cümlelerin anlamı da buna göre değişiyor. İzgara anlamında kullanıldığında yemek yaparken, parmakları kaydırmamak için dikkatli olmak önemlidir. İrrite etmek anlamında kullanıldığında ise, bu davranışların insanları rahatsız edebileceği ve başkalarına karşı saygısızlık olarak algılanabileceği akılda tutulmalıdır.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.