Godly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Godly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Godly

Godly kelimesi Türkçede “tanrısal” veya “tanrısal nitelikleri olan” anlamlarına gelmektedir. Aşağıda, “godly” kelimesinin İngilizce cümle içinde kullanımına örnekler verilmiştir.

1. She possessed godly strength that helped her carry the heavy load. (Tanrısal güce sahipti, bu sayede ağır yükü taşıyabildi.)
2. The church was adorned with godly ornaments. (Kilise tanrısal süslemelerle süslenmişti.)
3. He was known for his godly wisdom and counsel. (O, tanrısal bilgeliği ve danışmanlığıyla tanınırdı.)
4. The godly aura around the saint filled the room. (Azizin etrafında tanrısal bir hava vardı, oda bu hava ile doluydu.)
5. Her godly beauty captured the hearts of many. (Onun tanrısal güzelliği birçok insanın kalbini çaldı.)
6. The godly voice of the choir filled the cathedral. (Koronun tanrısal sesi katedrali doldurdu.)
7. The godly power of nature was on display during the storm. (Fırtına sırasında doğanın tanrısal gücü sergileniyordu.)
8. The godly love that they shared was evident in their actions. (Paylaştıkları tanrısal aşk davranışlarından açıkça belli oluyordu.)
9. The godly king ruled his kingdom with justice and mercy. (Tanrısal kral adalet ve merhametle krallığını yönetti.)
10. The godly intervention of fate brought them together. (Kaderin tanrısal müdahalesi onları bir araya getirdi.)
11. The godly forgiveness that he showed his enemies was inspiring. (Düşmanlarına gösterdiği tanrısal bağışlama ilham vericiydi.)
12. The godly sacrifice of the soldiers was not forgotten. (Askerlerin tanrısal fedakarlığı unutulmadı.)
13. The godly artistry of the painting was breathtaking. (Tablonun tanrısal sanatı nefes kesiciydi.)
14. The godly harmony of the music touched their souls. (Müziğin tanrısal uyumu ruhlarına dokundu.)
15. The godly providence of the universe was awe-inspiring. (Evrenin tanrısal tedbiri insanı hayrete düşürüyordu.)
16. The godly protection of the angels kept them safe. (Meleklerin tanrısal koruması onları güvende tuttu.)
17. The godly grace of the dancer left the audience spellbound. (Dansçının tanrısal zarafeti izleyicileri büyüledi.)
18. The godly purpose behind their mission gave them strength. (Misyonlarının arkasındaki tanrısal amaç onlara güç verdi.)
19. The godly presence of the guru brought peace to the troubled souls. (Gurunun tanrısal varlığı sıkınt

çeken ruhlara huzur getirdi.)
20. The godly inspiration behind the artist’s work was evident in every stroke. (Sanatçının eserlerinin arkasındaki tanrısal ilham her fırça darbesinde belli oluyordu.)