Glower İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Glower İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Glower İle İlgili Cümleler

Türkçe Anlamı: Glower, öfkeli, somurtkan veya tehditkar bir şekilde bakmak veya ifade etmek anlamına gelir.

1. He glowered at his boss when he received criticism. (Patronundan eleştiri aldığında öfkeyle bakıştı.)
2. She glowered at her sister for stealing her clothes. (Kıyafetlerini çalan kız kardeşine öfkeli bir şekilde baktı.)
3. The teacher glowered at the students who were talking during class. (Ders sırasında konuşan öğrencilere tehditkar bir şekilde baktı.)
4. He glowered at the waiter for bringing him the wrong order. (Yanlış sipariş getiren garsona öfkeyle baktı.)
5. She glowered at her husband for forgetting their anniversary. (Yıldönümlerini unutan kocasına öfkeli bir şekilde baktı.)
6. The boss glowered at the employee who came to work late. (Geç kalan çalışana tehditkar bir şekilde baktı.)
7. He glowered at the cat that knocked over his glass. (Bardaklarını deviren kediye öfkeyle baktı.)
8. The principal glowered at the students who vandalized the school. (Okulu vandalize eden öğrencilere tehditkar bir şekilde baktı.)
9. She glowered at the man who cut in front of her in line. (Sıraya önünde kesilen adama öfkeli bir şekilde baktı.)
10. The coach glowered at the player who missed the winning shot. (Kazanma şansını kaçıran oyuncuya öfkeli bir şekilde baktı.)
11. He glowered at the television when his favorite team lost the game. (Favori takımı kaybettiğinde televizyona öfkeyle baktı.)
12. She glowered at her co-worker for taking credit for her idea. (Fikrinin kredisi için öfkelendiği mesai arkadaşına öfkeli bir şekilde baktı.)
13. The customer glowered at the cashier for overcharging her. (Fazla ücret ödeyen kasıra öfkeyle baktı.)
14. He glowered at the driver who cut him off in traffic. (Trafikte önüne kesen sürücüye öfkeli bir şekilde baktı.)
15. The mother glowered at her son for talking back to her. (Kendisine karşı konuşan o

ğlu için öfkeyle baktı.)
16. He glowered at his friend for breaking his favorite mug. (Favori bardağını kıran arkadaşına öfkeyle baktı.)

17. She glowered at the salesperson for pressuring her into buying something she didn’t want. (Satıcının istemediği bir şeyi almaya zorladığı için öfkeyle baktı.)
18. The boss glowered at the employees who were goofing off instead of working. (İş yerinde çalışmayan çalışanlara tehditkar bir şekilde baktı.)
19. He glowered at the dog that kept barking all night. (Bütün gece havlayan köpeğe öfkeyle baktı.)
20. The teacher glowered at the student who cheated on the exam. (Sınavda kopya çeken öğrenciye tehditkar bir şekilde baktı.)