Gloss İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Gloss İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Gloss

Türkçe Anlamı: Parlatmak, cilalamak; parlak yüzey.

1. The car was glossy after it had been glossed. (Araba, parlatıldıktan sonra parlak görünüyordu.)
2. She always glosses her lips with lip balm. (O, dudaklarına daima dudak kremi ile parlaklık verir.)
3. He glossed over the mistakes in his report. (Raporundaki hataları göz ardı etti.)
4. The wooden floors were glossed to make them shine. (Ahşap zeminler, parlamaları için cilalandı.)
5. The artist used gloss paint for the finishing touch. (Sanatçı, son dokunuş için parlak boya kullandı.)
6. He tried to gloss over his poor performance by blaming his team. (Zayıf performansını takımını suçlayarak örtbas etmeye çalıştı.)
7. The book was printed with a glossy finish. (Kitap, parlak bir kaplamayla basıldı.)
8. She applied a layer of gloss over her nail polish. (Tırnak cilası üzerine bir kat parlatıcı sürdü.)
9. The company’s annual report had a glossy cover. (Şirketin yıllık raporu parlak bir kapakla yayınlandı.)
10. He spent hours glossing his shoes to perfection. (Ayakkabılarını kusursuz hale getirmek için saatlerce parlatma yaptı.)
11. The sunset painted the sky with a glossy red hue. (Güneş batarken gökyüzüne parlak bir kırmızı tonu yansıttı.)
12. She used a gloss spray to add shine to her hair. (Saçlarına parlaklık katmak için bir parlatıcı sprey kullandı.)
13. The student quickly glossed over the difficult chapter. (Öğrenci, zorlu bölümü hızlıca geçiştirdi.)
14. The furniture was coated with a layer of gloss to protect it. (Mobilyalar, korunması için bir kat cila ile kaplandı.)
15. She added a gloss finish to her artwork to make it stand out. (Sanat eserine öne çıkmak için bir parlak kaplama ekledi.)
16. The politician tried to gloss over the scandal. (Politikacı skandalı örtbas etmeye çalıştı.)
17. The car dealership offered a gloss coating for an additional fee. (Oto bayi ek bir ücret karşılığında parlak kaplama hizmeti sundu.)
18. The makeup artist applied a gloss to the model’s lips. (Makyaj sanatçısı modelin dudaklarına bir parlatıcı sürdü.)
19. The magazine cover had a glossy photo of the celebrity. (Derginin kapağı, ünlünün parlak bir fotoğrafını içeriyordu.)
20. The teacher asked the students to gloss the vocabulary words in their textbooks. (Öğretmen, öğrencilerinden ders kitaplarındaki kelime dağarcığını özetlemelerini istedi.)

Gloss

Türkçe Anlamı: Özetlemek, açıklamak.

1. The professor glossed over the details of the experiment. (Profesör deneyin detaylarını özetledi.)
2. She asked her friend to gloss the main points of the lecture. (Dersin ana noktalarını özetlemesi için arkadaşına rica etti.)
3. The guidebook glossed the history of the city briefly. (Rehber kitap şehrin tarihini kısaca özetledi.)
4. The speaker glossed over the complexity of the issue. (Konuşmacı konunun karmaşıklığını özetledi.)
5. The teacher glossed the grammar rules for the students. (Öğretmen öğrenciler için dilbilgisi kurallarını özetledi.)
6. The summary of the article glossed the main findings. (Makalenin özeti, ana bulguları özetledi.)
7. She decided to gloss the details to make it easier to understand. (Anlaşılması daha kolay olsun diye detayları özetlemeye karar verdi.)
8. The news report glossed the main events of the day. (Haber raporu, günün önemli olaylarını özetledi.)
9. The presentation glossed the main features of the new product. (Sunum, yeni ürünün ana özelliklerini özetledi.)
10. The movie critic glossed the plot of the film in his review. (Film eleştirmeni, film özetini incelemesinde özetledi.)
11. The trainer glossed the exercise routine for the class. (Eğitmen sınıf için egzersiz rutinini özetledi.)
12. The manual glossed the steps to follow for the installation. (Kurulum için izlenecek adımları özetleyen kılavuz.)
13. The manager glossed the company’s mission statement in the meeting. (Yönetici, şirketin misyon beyanını toplantıda özetledi.)
14. The textbook glossed the historical events briefly. (Ders kitabı tarihsel olayları kısaca özetledi.)
15. The speaker glossed the key takeaways from the seminar. (Konuşmacı seminerden ana konuları özetledi.)
16. The online course glossed the main concepts in the introduction. (Online kurs, girişte ana kavramları özetledi.)
17. The travel brochure glossed the top tourist attractions in the city. (Seyahat broşürü, şehirdeki popüler turistik yerleri özetledi.)
18. The journalist glossed the major events of the year in his article. (Gazeteci, makalesinde yılın önemli olaylarını özetledi.)
19. The speaker glossed the importance of teamwork for success. (Konuşmacı başarı için takım çalışmasının önemini özetledi.)
20. The textbook glossed the main theories in the field of psychology. (Ders kitabı, psikoloji alanındaki ana teorileri özetledi.)