Glory İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Glory İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Glory Nedir?

Glory kelimesi İngilizce bir kelime olup, Türkçe’de “şan, şeref, yücelik” gibi anlamlara gelir.

Glory İle İlgili Cümleler:

1. The soldiers fought bravely and earned glory for their country. (Askerler cesurca savaştı ve ülkeleri için şan kazandılar.)
2. The athlete basked in the glory of winning the championship. (Sporcu, şampiyonluğunun şanıyla yükseldi.)
3. The singer’s performance was nothing short of glory. (Şarkıcının performansı şan kadar önemliydi.)
4. He sacrificed his life for the glory of his nation. (O, milletinin şerefi için hayatını feda etti.)
5. The team was determined to win glory for their school. (Takım, okulları için şan kazanmak için kararlıydı.)
6. She pursued her dreams with a passion to achieve glory. (O, şan kazanmak için tutkuyla hayallerini takip etti.)
7. The glory days of their youth were now a distant memory. (Gençliklerinin şanlı günleri artık uzak bir anıydı.)
8. The company’s success was due to the glory of its founder. (Şirketin başarısı, kurucusunun şerefi sayesindeydi.)
9. The king’s reign was a time of great glory for the kingdom. (Kralın hükümdarlığı, krallık için büyük bir şan zamanıydı.)
10. The artist’s painting captured the glory of the sunset. (Sanatçının resmi, gün batımının şanını yakaladı.)
11. He sought glory and fame at any cost. (O, her ne pahasına olursa olsun şan ve ün aradı.)
12. The movie was a tribute to the glory of Hollywood. (Film, Hollywood’un şanına bir saygı duruşuydu.)
13. The ancient ruins still stood as a testament to the glory of the past. (Eski kalıntılar, geçmişin şanına bir kanıt olarak ayakta duruyordu.)
14. The queen bestowed glory upon the knight for his brave deeds. (Kraliçe, cesur işleri için şövalyeye şan bahşetti.)
15. The nation celebrated the glory of their victory in the war. (Millet, savaştaki zaferlerinin şanını kutladı.)
16. The glory of nature was on full display in the national park. (Doğanın şanı, milli parkta tam olarak sergilendi.)
17. The orchestra’s performance was a tribute to the glory of classical music. (Orkestranın performansı, klasik müziğin şanına bir saygı duruşuydu.)
18. He was determined to restore his family’s lost glory. (O, ailesinin kaybedilmiş şanını geri kazanmaya kararlıydı.)
19. The castle’s grandeur and glory were breathtaking. (Kale’nin görkemi ve şanı nefes kesiciydi.)
20. The poet’s words captured the glory and beauty of love.

(Şairin sözleri, aşkın şan ve güzelliğini yakaladı.)

21. The team’s victory brought glory to their coach and school. (Takımın zaferi, antrenörlerine ve okullarına şan getirdi.)
22. The leader’s vision for the future inspired his followers to strive for glory. (Liderin gelecek için vizyonu, takipçilerini şan için çabalamaya teşvik etti.)
23. The artist’s masterpiece was a testament to the glory of human creativity. (Sanatçının şaheseri, insan yaratıcılığının şanına bir kanıttı.)
24. The astronaut’s journey to space was a moment of glory for human exploration. (Astronotun uzaya yolculuğu, insan keşfinin şanlı bir anıydı.)
25. The book chronicled the rise and fall of a civilization’s glory. (Kitap, bir medeniyetin yükselişi ve düşüşünün şanını anlatıyordu.)
26. The company’s charitable donations added to their glory and reputation. (Şirketin hayırsever bağışları, şan ve itibarlarına katkıda bulundu.)
27. The team’s coach instilled in them a sense of pride in representing their country’s glory. (Takımın antrenörü, ülkelerinin şanını temsil etmek için bir gurur duygusu aşıladı.)
28. The parade celebrated the glory of the city’s history and culture. (Geçit töreni, şehrin tarih ve kültürünün şanını kutladı.)
29. The song’s lyrics were a tribute to the glory of the human spirit. (Şarkının sözleri, insan ruhunun şanına bir saygı duruşuydu.)
30. The artist’s performance was a glorious spectacle that left the audience in awe. (Sanatçının performansı, izleyicileri hayran bırakan bir şanlı gösteriydi.)

(Hepsinin Türkçe karşılıkları da yazılmıştır.)