Glib İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Glib İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Glib

Türkçe Anlamı: Sözleri yersiz ve anlamsızca süslü bir şekilde kullanma eğilimi olan kişi veya bu tarzda kullanılan sözler.

  1. She

    is very glib in her speech, but never has anything substantial to say. (O, konuşmasıyla çok süslü ama hiçbir şey söyleyecek önemli bir şeyi yok.)

  2. Don’t be fooled

    by his glib talk; he is not sincere. (Onun süslü konuşmalarıyla kandırılma; o samimi değil.)

  3. His

    glib remarks about the sensitive issue were inappropriate. (O’nun hassas konu hakkındaki süslü sözleri uygun değildi.)

  4. The salesman

    was glib but untrustworthy. (Satıcı süslü konuşuyordu ama güvenilmezdi.)

  5. She

    has a glib tongue, but lacks substance. (O, süslü dilli ama özümsenilecek bir şey yok.)

  6. He

    was a glib politician who promised much but delivered little. (O, çok şey vaat eden ama az teslim eden süslü bir politikacıydı.)

  7. The

    speaker’s glib remarks fell flat with the audience. (Konuşmacının süslü sözleri izleyici tarafından beğenilmedi.)

  8. The

    glib actor’s performance was shallow and insincere. (Süslü oyuncunun performansı sığ ve samimiyetsizdi.)

  9. She

    used glib phrases to impress her date. (O, tarihi etkilemek için süslü ifadeler kullandı.)

  10. The

    politician’s glib promises were not backed up by any concrete plans. (Politikacının süslü vaatleri somut bir planla desteklenmiyordu.)

  11. Don’t

    let his glib talk deceive you; he is not as knowledgeable as he seems. (Onun süslü konuşmaları seni aldatmasın; o göründüğü kadar bilgili değil.)

  12. His

    glib explanation did not satisfy the judge. (Onun süslü açıklaması hakimi tatmin etmedi.)

  13. The

    salesman’s glib pitch failed to convince the customer. (Satıcının süslü sunumu mü

    şteriyi ikna etmeyi başaramadı.)

  14. The

    lawyer’s glib defense did not impress the jury. (Avukatın süslü savunması jüriyi etkilemedi.)

  15. He

    relied on glib talk rather than sound arguments. (O, sağlam argümanlar yerine süslü konuşmasına güvendi.)

  16. The

    politician’s glib answers to tough questions showed his lack of preparation. (Politikacının zor sorulara verdiği süslü cevaplar hazırlıksız olduğunu gösterdi.)

  17. The

    comedian’s glib jokes fell flat with the audience. (Komedyenin süslü şakaları izleyici tarafından beğenilmedi.)

  18. Her

    glib responses to criticism only made her seem more arrogant. (Eleştirilere süslü cevapları sadece daha kibirli görünmesine neden oldu.)

  19. The

    CEO’s glib excuses for the company’s poor performance did not satisfy the investors. (CEO’nun şirketin kötü performansı için süslü bahaneleri yatırımcıları tatmin etmedi.)

  20. He

    was known for his glib charm, but few trusted him. (O, süslü cazibesiyle tanınıyordu, ama az kişi ona güveniyordu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.