Giddy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Giddy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Giddy Nedir?

Giddy, Türkçe karşılığıyla baş dönmesi anlamına gelir. Bu kelime, bir kişinin kendini dengede tutmakta zorlanması, çevresindeki nesnelerin döndüğü hissi veya genel olarak bir uyuşukluk hissi gibi semptomlarla ilişkilendirilir.

Örnek Cümleler:

  1. She felt giddy and dizzy after the roller coaster ride. (Roller coaster yolculuğundan sonra kendini giddy ve dizzy hissetti.)
  2. The sudden drop in blood pressure made him feel giddy. (Ani kan basıncı düşüklüğü onu giddy hissettirdi.)
  3. The intense heat of the sun made her giddy and nauseous. (Güneşin yoğun sıcağı onu giddy ve mide bulantısı hissiyle boğdu.)
  4. He became giddy with excitement when he heard he got the job. (İşi aldığını duyduğunda heyecandan giddy oldu.)
  5. The spinning teacups ride made me giddy. (Dönen çay bardağı sürüşü beni giddy yaptı.)
  6. The constant motion of the boat made her giddy and queasy. (Teknenin sürekli hareketi onu giddy ve mide bulantısı hissiyle rahatsız etti.)
  7. The dizzying heights of the roller coaster made her feel giddy. (Roller coaster’ın baş döndürücü yükseklikleri onu giddy hissettirdi.)
  8. He felt giddy and lightheaded after skipping breakfast. (Kahvaltı yapmayarak kendini giddy ve hafif hissetti.)
  9. The fast-paced music made her giddy with excitement. (Hızlı tempolu müzik onu heyecanla giddy yaptı.)
  10. She was so giddy with joy that she could hardly stand. (O kadar sevinçliydi ki neredeyse ayakta duramayacak kadar giddy oldu.)
  11. The bumpy ride on the dirt road made him feel giddy. (Tozlu yolda sarsıntılı yolculuk onu giddy hissettirdi.)
  12. The sight of the beautiful sunset made her giddy with happiness. (Güzel gün batımı manzarası onu mutluluktan giddy yaptı.)
  13. The thought of performing in front of a big audience made him feel giddy. (Büyük bir izleyici önünde performans sergileme fikri onu giddy hissettirdi.)
  14. She was giddy with excitement when she saw her favorite band perform. (En sevdiği grubun performansını izlerken heyecandan giddy oldu.)
  15. The strong aroma of the flowers made her feel giddy and lightheaded. (Çiçeklerin yoğun kokusu onu giddy ve hafif hissettirdi.)
  16. The dizzying speed of the amusement park ride made him giddy. (Lunaparktaki süratli hızı onu giddy yaptı.)
  17. She laughed so hard that she became giddy. (O kadar çok güldü ki giddy oldu.)
  1. The medication made her feel giddy as a side effect. (İlaç yan etkisi olarak onu giddy hissettirdi.)
  2. The excitement of winning the game made the whole team giddy. (Oyunu kazanmanın heyecanı tüm takımı giddy yaptı.)
  3. She felt giddy and disoriented after spinning around too much. (Çok döndüğü için kendini giddy ve oryantasyonunu kaybetmiş hissetti.)

Not: HTML etiketleri yalnızca belirginleştirme amaçlıdır ve asıl cevap metni sade bir formatta yazılmıştır.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.