Get Angry İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Get Angry İle İlgili Cümleler
Anlamı: Kızgın olmak, sinirlenmek, öfkelenmek.
- I get angry when people don’t keep their promises. (İnsanlar sözlerini tutmadığında öfkelenirim.)
- She always gets angry when someone interrupts her. (Birisi onu kesintiye uğrattığında hep öfkelenir.)
- He got angry at his boss for criticizing him in front of everyone. (Patronu herkesin önünde kendisini eleştirdiği için öfkelenmişti.)
- I don’t like to get angry because it’s not good for my health. (Sağlığım için öfkelenmeyi sevmem.)
- She got angry and threw her phone against the wall. (Öfkelenip telefonunu duvara fırlattı.)
- He always gets angry when he loses a game. (Bir oyunu kaybettiğinde hep öfkelenir.)
- My sister got angry when I ate her last piece of cake. (Ben onun son parçasını yediğimde kızkardeşim öfkelenmişti.)
- He got angry at his friend for borrowing his car without permission. (İzinsiz arabasını ödünç alan arkadaşına öfkelenmişti.)
- She got angry when her boss gave her extra work to do on a Friday night. (Patronu Cuma akşamı ek iş verdiğinde öfkelenmişti.)
- He always gets angry when someone disagrees with him. (Biri onunla aynı fikirde olmadığında hep öfkelenir.)
- She got angry when her boyfriend forgot their anniversary. (Erkek arkadaşı yıldönümlerini unuttuğunda öfkelenmişti.)
- He got angry when he found out that someone had stolen his wallet. (Cüzdanının çalındığını öğrendiğinde öfkelenmişti.)
- I get angry when I see people being mistreated. (İnsanların kötü muamele gördüğünü gördüğümde öfkelenirim.)
- She got angry when her flight was delayed for the third time. (Uçuşu üçüncü kez geciktiğinde öfkelenmişti.)
- He always gets angry when someone interrupts him while he’s speaking. (Konuşurken biri onu keserse hep öfkelenir.)
- She got angry when her co-worker took credit for her work. (İş arkada
sı, çalışmasının kredisini kendisi aldığında öfkelenmişti.)
17. He got angry when his team lost the game due to a bad call from the referee. (Hakemden kötü bir karar nedeniyle takımı kaybettiğinde öfkelenmişti.)
- She got angry when her sister borrowed her dress without asking. (Sorusuzca elbisesini ödünç alan kızkardeşi öfkelenmişti.)
- He always gets angry when he’s stuck in traffic. (Trafikte takılı kaldığında hep öfkelenir.)
- She got angry when her computer crashed and she lost all her important files. (Bilgisayarı çöktüğünde ve tüm önemli dosyalarını kaybettiğinde öfkelenmişti.)
Türkçe Karşılıkları:
- öfkelenmek
- sinirlenmek
- kızgın olmak
- sağlığım için öfkelenmeyi sevmem
- duvara fırlatmak
- kaybettiğinde öfkelenir
- kızkardeşim öfkelenmişti
- öfkelenmişti
- Cuma akşamı ek iş verdiğinde öfkelenmişti
- biri onunla aynı fikirde olmadığında hep öfkelenir
- yıldönümlerini unuttuğunda öfkelenmişti
- cüzdanının çalındığını öğrendiğinde öfkelenmişti
- kötü muamele gördüğünü gördüğümde öfkelenirim
- uçuşu üçüncü kez geciktiğinde öfkelenmişti
- konuşurken biri onu keserse hep öfkelenir
- çalışmasının kredisini kendisi aldığında öfkelenmişti
- hakemden kötü bir karar nedeniyle takımı kaybettiğinde öfkelenmişti
- sorusuzca elbisesini ödünç alan kızkardeşi öfkelenmişti
- trafikte takılı kaldığında hep öfkelenir
- bilgisayarı çöktüğünde ve tüm önemli dosyalarını kaybettiğinde öfkelenmişti
Hemen Yorum Yaz