Garrulous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Garrulous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Garrulous (Konuşkan)

Garrulous kelimesi, bir kişinin ya da bir konuşmanın fazla konuşkan, ağzı açık veya gevezeliği ifade etmek için kullanılır.

İşte garrulous kelimesinin kullanıldığı 20 örnek cümle:

  1. The garrulous old man in the park wouldn’t stop talking about his life story. (Parktaki geveze yaşlı adam, hayat hikayesi hakkında konuşmayı bir türlü kesmedi.)
  2. Her garrulous nature made it hard to get a word in edgewise during the meeting. (Onun geveze doğası, toplantı sırasında söz almayı zorlaştırdı.)
  3. My neighbor is so garrulous that she can talk for hours without taking a break. (Komşum o kadar geveze ki, ara vermeden saatlerce konuşabilir.)
  4. She was garrulous by nature, and often spoke without thinking. (Doğası gereği geveze olan o, sık sık düşünmeden konuşurdu.)
  5. His garrulousness often annoyed his friends, but he just couldn’t help himself. (Onun gevezeliği arkadaşlarını sık sık rahatsız ederdi, ama kendini tutamazdı.)
  6. The politician’s garrulous speeches bored the audience to tears. (Politikacının geveze konuşmaları, seyirciyi gözyaşlarına boğdu.)
  7. The professor’s garrulous lectures were always informative and interesting. (Profesörün geveze dersleri her zaman bilgilendirici ve ilginçti.)
  8. I find it hard to listen to my colleague’s garrulous ramblings about her personal life. (İş arkadaşımın kişisel hayatıyla ilgili geveze söyleşilerini dinlemek zor buluyorum.)
  9. The salesperson’s garrulous manner was a bit off-putting, but she still managed to make the sale. (Satıcının geveze tarzı biraz rahatsız ediciydi, ama yine de satışı gerçekleştirdi.)
  10. Her garrulousness was a result of her nervousness and anxiety. (Onun gevezeliği, sinirliliği ve kaygısı nedeniyle ortaya çıktı.)
  11. The garrulous teenager couldn’t stop talking about his new girlfriend. (Geveze genç, yeni kız arkadaşı hakkında konuşmayı bir türlü kesemedi.)
  12. The tour guide’s garrulous commentary was informative and entertaining. (Rehberin geveze yorumları bilgilendirici ve eğlenceliydi.)
  13. The garrulous customer on the phone made it hard for me to concentrate on my work. (Telefondaki geveze müşteri, işime odaklanmamı zorlaştırdı.)
  14. His garrulousness was endearing and made him a great storyteller. (Onun gevezeliği sevimliydi ve iyi bir hikaye anlatıcısı yapardı.)
  15. The dinner party was ruined by the garrulous guest who monopolized the conversation. (Akş

am yemeği, konuşmayı tekeline alan geveze misafir tarafından mahvoldu.)
16. The garrulous nature of the interviewee made the interview last longer than expected. (Mülakat yapılan kişinin geveze doğası, mülakatın beklenenden daha uzun sürmesine neden oldu.)

  1. The garrulousness of the radio host made the show more entertaining. (Radyo sunucusunun gevezeliği, programa daha eğlenceli bir hava kattı.)
  2. The garrulousness of the children in the classroom made it hard for the teacher to maintain discipline. (Sınıftaki çocukların gevezeliği, öğretmenin disiplini sağlamasını zorlaştırdı.)
  3. The garrulousness of the tour guide was helpful in keeping the tourists engaged. (Rehberin gevezeliği, turistleri ilgili tutmada yardımcı oldu.)
  4. The garrulousness of the comedian made the audience laugh uncontrollably. (Komedyenin gevezeliği, seyirciyi kontrolsüz bir şekilde güldürdü.)

Garrulous kelimesi, aşırı konuşkan bir kişiyi veya konuşmayı ifade etmek için kullanılan bir kelime olduğu için, Türkçede “geveze” kelimesiyle eş anlamlıdır.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.