Futility İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Futility İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Futility

Futility, boşuna yapılan, sonuçsuz kalan ve amaçsız olan şeyleri ifade eden bir kelime olarak kullanılır.

  1. Despite his efforts, his attempt to fix the old car was futility. (Çabalarına rağmen eski arabayı tamir etme girişimi boşunaydı.)
  2. The company’s attempts to revive the failing product were met with futility. (Başarısız olan ürünü yeniden canlandırmaya yönelik şirketin çabaları sonuçsuz kaldı.)
  3. She realized the futility of arguing with him, so she just walked away. (Onunla tartışmanın boşuna olduğunu anladığı için sadece uzaklaştı.)
  4. After years of futility, he finally gave up on his dream of becoming a professional athlete. (Yıllar boyunca başarısızlıklarından sonra, profesyonel bir sporcu olma hayalinden vazgeçti.)
  5. The futility of war was evident in the devastation left behind. (Savaşın boşuna olduğu, geride bırakılan yıkımdan anlaşılıyordu.)
  6. The artist’s attempts to capture the beauty of nature were met with futility. (Sanatçının doğanın güzelliğini yakalama çabaları sonuçsuz kaldı.)
  7. She tried to teach her cat tricks, but it was an exercise in futility. (Kedisine numaralar öğretmeye çalıştı, ancak bu boşa bir uğraş oldu.)
  8. The politician’s attempts to pass the controversial bill were met with futility. (Tartışmalı yasa tasarısını geçirmeye yönelik siyasetçinin çabaları boşa çıktı.)
  9. Despite the team’s efforts, their chances of winning the championship were futility. (Takımın çabalarına rağmen, şampiyonluğu kazanma şansları boşunaydı.)
  10. The scientist’s attempts to find a cure for the disease were met with futility. (Hastalığa çare bulma çabaları sonuçsuz kaldı.)
  11. The company’s investment in the failing product was a futility. (Başarısız olan ürüne yapılan yatırım boşuna oldu.)
  12. Trying to convince him to change his mind was an exercise in futility. (Onu fikrini değiştirmeye ikna etmek boşuna bir uğraştı.)
  13. The search for the missing hiker was a futility, as he had already been found. (Kayıp yürüyüşçünün aranması boşunaydı, çünkü zaten bulunmuştu.)
  14. The teacher’s attempts to engage the disinterested student were met with futility. (Öğretmenin ilgisiz öğrenciyi ilgilendirmeye çalışması sonuçsuz kaldı.)
  15. The athlete’s attempts to break the world record were met with futility. (Sporcunun dünya rekorunu kırmaya yönelik çabaları boşuna çıktı.)
  16. Trying to convince

someone who is set in their ways can be a futility. (Alışkanlıklarına sıkı sıkıya bağlı biriği ikna etmeye çalışmak boşuna bir uğraş olabilir.)
17. The farmer’s attempts to grow crops in the dry season were met with futility. (Çiftçinin kurak mevsimde mahsul yetiştirme çabaları sonuçsuz kaldı.)

  1. The team’s attempts to win the game in the final seconds were a futility. (Takımın final saniyelerinde oyunu kazanma çabaları boşunaydı.)
  2. Trying to reason with a toddler having a tantrum is often a futility. (Bir öfke nöbeti geçiren küçük çocuğu ikna etmek genellikle boşunadır.)
  3. The entrepreneur’s attempts to start a successful business were met with futility, as the market was already saturated. (Başarılı bir işletme kurmaya yönelik girişimcinin çabaları, pazarın zaten doygun olması nedeniyle boşuna kaldı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.