Full Bore İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Full Bore İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Full Bore

Full Bore, tam kapasite ile çalışmak anlamına gelir.

Örnek cümleler:

1. The factory was working at full bore to meet the high demand. (Fabrika, yüksek talebi karşılamak için tam kapasite ile çalışıyordu.)
2. The construction crew was drilling at full bore to reach the underground water source. (İnşaat ekibi, yer altı su kaynağına ulaşmak için tam kapasite ile delme yapıyordu.)
3. After weeks of training, the athlete was ready to compete at full bore. (Haftalarca antrenman yaptıktan sonra, sporcu tam kapasite ile yarışmaya hazırdı.)
4. The band played at full bore and the crowd went wild. (Grup tam kapasite ile çaldı ve kalabalık çılgına döndü.)
5. The engine was running at full bore, producing maximum power. (Motor tam kapasite ile çalışıyor, maksimum güç üretiyordu.)
6. The chef was cooking at full bore to keep up with the orders. (Şef, siparişleri yetiştirmek için tam kapasite ile pişiriyordu.)
7. The computer was running at full bore to finish the complex calculations. (Bilgisayar, karmaşık hesaplamaları bitirmek için tam kapasite ile çalışıyordu.)
8. The air conditioning system was working at full bore to cool down the overheated room. (Klima sistemi, aşırı ısınan odanın soğuması için tam kapasite ile çalışıyordu.)
9. The workers were digging at full bore to finish the foundation of the building. (İşçiler, binanın temelini bitirmek için tam kapasite ile kazı yapıyorlardı.)
10. The power plant was running at full bore to supply electricity to the entire city. (Elektrik santrali, tüm şehre elektrik sağlamak için tam kapasite ile çalışıyordu.)
11. The singer sang at full bore, hitting all the high notes perfectly. (Şarkıcı, tüm yüksek notaları mükemmel bir şekilde vurarak tam kapasite ile söyledi.)
12. The coffee shop was brewing at full bore to keep up with the morning rush. (Kahve dükkanı, sabah yoğunluğuyla başa çıkmak için tam kapasite ile demliyordu.)
13. The production line was running at full bore, churning out hundreds of products every hour. (Üretim hattı, her saat yüzlerce ürün üretmek için tam kapasite ile çalışıyordu.)
14. The car was driving at full bore, speeding down the highway. (Araba, otoyolda hızlı bir şekilde tam kapasite ile sürüyordu.)
15. The train was traveling at full bore, quickly covering the distance between the two cities. (Tren, iki şehir arasındaki mesafeyi hızlı bir şekilde tam kapasite ile geçiyordu.)
16. The orchestra played at full bore, filling the concert hall with beautiful music. (Orkestra, güzel müzikle konser salonunu tam kapasite ile

doldurdu.)
17. The machine was working at full bore, efficiently completing the repetitive task. (Makine, tekrarlayan işi verimli bir şekilde tam kapasite ile tamamlıyordu.)

18. The artist was painting at full bore, pouring all their creativity into the canvas. (Sanatçı, tüm yaratıcılığını tuvale dökerek tam kapasite ile resim yapıyordu.)
19. The athlete pushed themselves at full bore, determined to achieve their personal best. (Sporcu, kişisel en iyisini elde etmek için kendini tam kapasite ile zorluyordu.)
20. The musician played the guitar at full bore, strumming the strings with passion. (Müzisyen, tutkuyla tellere dokunarak gitarı tam kapasite ile çalıyordu.)