From Afar İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
From Afar İle İlgili Cümleler
Türkçe Anlamı: Uzaktan, uzak mesafeden, uzaktan bakış.
- From afar, the mountain looked like a painting. (Uzaktan, dağ bir resme benziyordu.)
- We could see the city from afar. (Şehri uzaktan görebiliyorduk.)
- She admired the handsome man from afar. (O, yakışıklı adamı uzaktan hayranlıkla izledi.)
- From afar, the beach looked deserted. (Uzaktan, plaj ıssız görünüyordu.)
- The castle could be seen from afar. (Kale uzaktan görülebiliyordu.)
- The tourists watched the sunset from afar. (Turistler gün batımını uzaktan izlediler.)
- From afar, it looked like a ship. (Uzaktan, bir gemi gibi görünüyordu.)
- The bird could be seen flying from afar. (Kuş, uzaktan uçarken görülebiliyordu.)
- The city was visible from afar due to its tall buildings. (Yüksek binaları nedeniyle şehir uzaktan görülebiliyordu.)
- From afar, the car looked brand new. (Uzaktan, araba yeni gibi görünüyordu.)
- The athlete was cheered on from afar by his fans. (Sporcu hayranları tarafından uzaktan tezahüratla desteklendi.)
- We could hear the music from afar. (Müziği uzaktan duyabiliyorduk.)
- She observed the animals from afar so as not to disturb them. (Onları rahatsız etmemek için hayvanları uzaktan gözlemledi.)
- From afar, the tree looked like it was on fire. (Uzaktan, ağaç yanıyormuş gibi görünüyordu.)
- He saw her from afar and waved. (Onu uzaktan gördü ve el salladı.)
- The child looked at the carnival rides from afar with excitement. (Çocuk, heyecanla karnavalın eğlence aletlerine uzaktan baktı.)
- The mountains could be seen from afar on the horizon. (Dağlar, ufukta uzaktan görülebiliyordu.)
- The couple enjoyed the view from afar as the boat approached it. (Tekne yaklaştıkça adaya uzaktan bakılabiliyordu.)
- The photographer took a picture of the building from afar to capture its full size. (Fotoğrafçı, binayı tam boyutuyla yakalamak için uzaktan bir fotoğraf çekti.)
Hemen Yorum Yaz