Freshness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Freshness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Freshness

Freshness, taze, yeni ve canlı anlamlarına gelir. Yiyeceklerde tazeliğin korunması, havadaki canlılık, yeni fikirlerin ortaya çıkması gibi durumlar için kullanılır.

Örnek cümleler:

1. The freshness of the morning air invigorates me. (Sabah havasının tazeliği beni canlandırır.)
2. The chef emphasizes the importance of freshness in the ingredients. (Şef malzemelerdeki tazeliğin önemine vurgu yapıyor.)
3. The freshness of the flowers in the garden is breathtaking. (Bahçedeki çiçeklerin tazeliği nefes kesici.)
4. The company’s success is based on the freshness of their approach. (Şirketin başarısı yaklaşımlarının tazeliğine dayanıyor.)
5. The freshness of the fruit salad is what makes it so delicious. (Meyve salatasının tazeliği onu lezzetli kılan şeydir.)
6. The freshness of the fish is crucial for sushi. (Sushi için balığın tazeliği çok önemlidir.)
7. The freshness of the news made it even more shocking. (Haberin tazeliği onu daha da şok edici yaptı.)
8. The scent of the flowers indicates their freshness. (Çiçeklerin kokusu tazeliğini gösterir.)
9. The freshness of the paint on the walls brightened up the room. (Duvarlardaki boya tazeliği odanın havasını değiştirdi.)
10. The freshness of the ideas presented in the conference was inspiring. (Konferansta sunulan fikirlerin tazeliği ilham vericiydi.)
11. The freshness of the bread is important for a good sandwich. (İyi bir sandviç için ekmeğin tazeliği önemlidir.)
12. The freshness of the water in the river is crucial for the ecosystem. (Nehirdeki suyun tazeliği ekosistem için çok önemlidir.)
13. The freshness of the snow made the landscape look magical. (Karın tazeliği manzarayı sihirli kıldı.)
14. The freshness of the eggs affects the taste of the dish. (Yumurtaların tazeliği yemeğin tadını etkiler.)
15. The freshness of the breeze was a welcome relief from the heat. (Esintinin tazeliği sıcaktan hoş bir kaçış oldu.)
16. The freshness of the makeup made her look radiant. (Makyajın tazeliği onu ışıltılı gösterdi.)
17. The freshness of the grass indicates a well-maintained lawn. (Çimenlerin tazeliği iyi bakılmış bir çim alanını gösterir.)
18. The freshness of the produce at the farmers’ market is unbeatable. (Çiftçi pazarındaki ürünlerin tazeliği eşsizdir.)
19. The freshness of the air after a rain is refreshing. (Yağmurdan sonra havanın tazeliği canlandırıcıdır.)
20. The freshness of the ideas presented in the meeting opened up new possibilities. (Toplantıda sunulan fik

irlerin tazeliği yeni olasılıkların ortaya çıkmasını sağladı.)

Not: Örnek cümlelerde kalın ve mavi renkli HTML etiketi kullanıldı.