Fortune İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fortune İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fortune kelimesinin Türkçe anlamı: Şans, kısmet, talih

1. Fortune smiled upon me when I won the lottery. (Şansımın yaver gittiği zaman, lotoyu kazandım.)
2. He inherited a large fortune from his father. (Babasından büyük bir miras aldı.)
3. She has had good fortune in her career. (Kariyerinde iyi şansı oldu.)
4. It was a stroke of fortune that we found the lost wallet. (Kaybolan cüzdanı bulduğumuz bir şans oldu.)
5. He made his fortune in the real estate business. (Emlak işinde servetini kazandı.)
6. The fortune teller predicted a bright future for me. (Fal baktıran, benim için parlak bir gelecek öngördü.)
7. Despite his hard work, he never had much fortune in love. (Sıkı çalışmasına rağmen, aşkta pek şansı olmadı.)
8. She was born into a family of great fortune. (Büyük bir servetin olduğu bir ailede doğdu.)
9. We were hoping for a turn of fortune in the second half of the game. (Oyunun ikinci yarısında bir şans dönüşü bekliyorduk.)
10. The company’s fortune took a turn for the worse after the scandal. (Skandalın ardından, şirketin kaderi kötüye gitti.)
11. He was grateful for the fortune of having such a supportive family. (Böylesine destekleyici bir aileye sahip olmanın şansına minnettar kaldı.)
12. Despite her lack of experience, she landed a job through sheer fortune. (Deneyimsiz olmasına rağmen, tamamen şans eseri bir iş buldu.)
13. He considered himself lucky to have fortune on his side during the difficult times. (Zor zamanlarda şansın kendisiyle olmasına şanslı olduğunu düşündü.)
14. The wealthy businessman had a fortune worth billions of dollars. (Zengin iş adamının milyarlarca dolar değerinde bir serveti vardı.)
15. The team’s fortune changed when they hired a new coach. (Yeni bir antrenör tuttuklarında, takımın kaderi değişti.)
16. She was confident that her fortune would change soon. (Yakında şansının değişeceğine inanıyordu.)
17. The fortune cookie predicted a happy and prosperous future. (Şanslı kurabiyede mutlu ve refah içinde bir gelecek öngörüldü.)
18. He lost his entire fortune in the stock market crash. (Borsa çöküşünde tüm servetini kaybetti.)
19. The young athlete’s fortune

continued

19. The young athlete’s fortune turned around when she won a gold medal at the Olympics. (Olimpiyatlarda altın madalya kazandığında genç sporcu şansı döndü.)
20. She considered herself blessed to have the fortune of being able to travel the world. (Dünyayı gezebilmek gibi bir şansa sahip olduğu için kendisini kutsanmış hissetti.)