Fortunately İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fortunately İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fortunately

Fortunately, Türkçede “neyse ki” anlamına gelir. Olumlu bir olayın veya durumun gerçekleşmesiyle kullanılır. İşte örnek cümleler:

1. Fortunately, I found my keys before leaving the house. (Neyse ki, evden çıkmadan önce anahtarlarımı buldum.)
2. Fortunately, the weather was perfect for our picnic. (Neyse ki, piknik için hava mükemmeldi.)
3. Fortunately, we finished the project before the deadline. (Neyse ki, proje süresinden önce bitirdik.)
4. Fortunately, I got the job I applied for. (Neyse ki, başvurduğum işi aldım.)
5. Fortunately, the doctor said it was nothing serious. (Neyse ki, doktor önemli bir şey olmadığını söyledi.)
6. Fortunately, we arrived at the airport on time. (Neyse ki, havaalanına zamanında vardık.)
7. Fortunately, I had enough money to buy the concert tickets. (Neyse ki, konser biletlerini almaya yetecek kadar param vardı.)
8. Fortunately, the restaurant had a vegetarian menu. (Neyse ki, restoranda vejetaryen menüsü vardı.)
9. Fortunately, the power came back on before it got too cold. (Neyse ki, elektrik kesintisi çok soğuk olmadan önce düzeldi.)
10. Fortunately, I remembered to bring my phone charger. (Neyse ki, telefon şarj aletimi getirdiğimi hatırladım.)
11. Fortunately, my flight was not delayed. (Neyse ki, uçuşum gecikmedi.)
12. Fortunately, the hotel had a pool. (Neyse ki, otelde havuz vardı.)
13. Fortunately, the teacher gave us extra time to finish the exam. (Neyse ki, öğretmen sınavı bitirmek için ekstra zaman verdi.)
14. Fortunately, the car didn’t break down on the road trip. (Neyse ki, yolculuk sırasında araba bozulmadı.)
15. Fortunately, I found a parking spot right in front of the store. (Neyse ki, mağazanın hemen önünde bir park yeri buldum.)
16. Fortunately, the movie tickets were not sold out. (Neyse ki, film biletleri tükenmemişti.)
17. Fortunately, the concert was not cancelled due to rain. (Neyse ki, konser yağmur nedeniyle iptal edilmedi.)
18. Fortunately, the bookstore had the book I was looking for. (Neyse ki, kitapçıda aradığım kitap vardı.)
19. Fortunately, I got a promotion at work. (Neyse ki,

iş yerinde terfi aldım.)
20. Fortunately, my friend was able to come to my birthday party. (Neyse ki, arkadaşım doğum günü partime gelebildi.)