Foresee İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Foresee İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Foresee

Foresee, gelecekteki bir olayı önceden tahmin etmek veya öngörmek anlamına gelir.

Örnek cümleler:

1. I can foresee that our sales will increase next quarter. (Gelecek çeyrekte satışlarımızın artacağını öngörebiliyorum.)
2. The meteorologist did not foresee the severity of the storm. (Meteorolog fırtınanın şiddetini öngöremedi.)
3. She could foresee the problems that would arise if they didn’t start planning soon. (Eğer yakında planlama yapmazlarsa ortaya çıkacak problemleri öngörebiliyordu.)
4. We couldn’t foresee the impact of the pandemic on our business. (Pandeminin işimize olan etkisini öngöremedik.)
5. I can foresee a bright future for our company. (Şirketimiz için parlak bir gelecek öngörebiliyorum.)
6. The psychic claimed to foresee the winner of the election. (Medyum, seçimin kazananını öngördüğünü iddia etti.)
7. We should have foreseen the logistical problems with the new product launch. (Yeni ürün lansmanında lojistik problemleri öngörmeliydik.)
8. The government failed to foresee the economic consequences of their decision. (Hükümet, kararlarının ekonomik sonuçlarını öngöremedi.)
9. I couldn’t foresee that my project would be so successful. (Projemizin bu kadar başarılı olacağını öngörememiştim.)
10. It was difficult to foresee the long-term effects of the medication. (İlaçların uzun vadeli etkilerini öngörmek zordu.)
11. The strategist tried to foresee the moves of the competitor. (Stratejist rakibin hamlelerini öngörmeye çalıştı.)
12. The CEO was able to foresee the potential of the new market. (CEO, yeni pazarın potansiyelini öngörebildi.)
13. The weatherman failed to foresee the sudden change in temperature. (Hava durumu uzmanı ani sıcaklık değişikliğini öngöremedi.)
14. We should have foreseen the impact of social media on our marketing strategy. (Pazarlama stratejimiz üzerinde sosyal medyanın etkisini öngörmeliydik.)
15. The entrepreneur could foresee the demand for his product before it even existed. (Girişimci, ürünü henüz yokken talebinin olacağını öngörebildi.)
16. We need to foresee any potential problems before implementing the new policy. (Yeni politikayı uygulamadan önce herhangi olası sorunu öngörmemiz gerekiyor.)
17. The economist tried to foresee the consequences of the new tax law. (Ekonomist, yeni vergi yasasının sonuçlarını öngörmeye çalıştı.)
18. The futurist predicted many technological advances that we now take for granted. (Futurist, şimdi kabul ettiğimiz birçok teknolojik gelişmeyi önceden tahmin etti.)
19. The CEO failed to foresee the

consequences of the company’s unethical practices. (CEO, şirketin etik olmayan uygulamalarının sonuçlarını öngöremedi.)
20. It’s important to foresee any potential obstacles before starting a new project. (Yeni bir projeye başlamadan önce olası engelleri öngörmek önemlidir.)