Foremost İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Foremost İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Foremost Nedir?

Foremost, “en önde gelen” veya “en önemli” anlamlarına gelen bir sıfat olarak kullanılır.

Örnek cümleler:

1. Foremost, we need to ensure the safety of our employees. (En önde gelen olarak, çalışanlarımızın güvenliğini sağlamamız gerekiyor.)
2. The foremost goal of this project is to increase customer satisfaction. (Bu proje’nin en önde gelen hedefi müşteri memnuniyetini artırmaktır.)
3. The company’s foremost priority is to deliver high-quality products to its customers. (Şirketin en önde gelen önceliği, müşterilerine yüksek kaliteli ürünler sunmaktır.)
4. She is considered one of the foremost experts in her field. (O, alanında en önde gelen uzmanlardan biri olarak kabul edilir.)
5. Our foremost concern should be the welfare of the community. (En önde gelen endişemiz toplumun refahı olmalıdır.)
6. The foremost reason for his success is his hard work and determination. (Başarısının en önde gelen nedeni, çalışkanlığı ve kararlılığıdır.)
7. Safety is the foremost consideration when designing new equipment. (Yeni ekipman tasarlarken güvenlik en önde gelen dikkate alınması gereken bir faktördür.)
8. As a teacher, his foremost responsibility is to educate his students. (Bir öğretmen olarak, en önde gelen sorumluluğu öğrencilerini eğitmektir.)
9. The company’s foremost objective is to increase its market share. (Şirketin en önde gelen hedefi, pazar payını artırmaktır.)
10. The foremost challenge for our team is to complete the project on time. (Takımımızın karşı karşıya olduğu en önde gelen zorluk, projeyi zamanında tamamlamaktır.)
11. Education is the foremost tool for fighting poverty. (Fakirlikle mücadele etmek için en önde gelen araç eğitimdir.)
12. The foremost factor in his decision was the potential for growth. (Kararında en önde gelen faktör, büyüme potansiyeliydi.)
13. The foremost concern of the government is the health and safety of its citizens. (Hükümetin en önde gelen endişesi, vatandaşlarının sağlık ve güvenliğidir.)
14. The foremost advantage of this product is its durability. (Bu ürünün en önde gelen avantajı dayanıklılığıdır.)
15. The foremost reason for his resignation was his dissatisfaction with the company’s management. (İstifasının

en önde gelen nedeni, şirketin yönetimiyle olan memnuniyetsizliğiydi.)
16. The foremost requirement for this job is a strong background in computer programming. (Bu iş için en önde gelen gereklilik, bilgisayar programlama konusunda güçlü bir arka plana sahip olmaktır.)

17. The foremost attribute of a good leader is the ability to inspire and motivate others. (İyi bir liderin en önde gelen özelliği, diğerlerini ilham ve motive etme yeteneğidir.)
18. The foremost concern of the airline industry is safety. (Havayolu endüstrisinin en önde gelen endişesi güvenliktir.)
19. The foremost challenge in addressing climate change is reducing greenhouse gas emissions. (İklim değişikliğiyle ilgili en önde gelen zorluk, sera gazı emisyonlarını azaltmaktır.)
20. In her field, she is regarded as one of the foremost innovators. (Alanında, en önde gelen yenilikçilerden biri olarak kabul edilir.)