Foot İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Foot İle İlgili Cümleler
Türkçe Anlamı: Ayak
- My foot is hurting after running for so long. (Ayaklarım çok koştuktan sonra acıyor.)
- She broke her foot while playing soccer. (Futbol oynarken ayak bileğini kırdı.)
- He wears a size 11 foot. (11 numara ayakkabı giyer.)
- The baby’s foot is so small and cute. (Bebek ayakları çok küçük ve tatlı.)
- I stubbed my toe and it really hurt. (Parmak ucumu çarptım ve gerçekten acıdı.)
- He was tapping his foot impatiently. (Sabırsızlıkla ayağını tıkırdatıyordu.)
- The athlete sprained his ankle during the game. (Sporcu oyun sırasında bileğini burktu.)
- She took a step forward and her foot slipped. (Adım attı ve ayağı kaydı.)
- The dancer pointed her foot beautifully. (Dansçı ayağını güzel bir şekilde işaret etti.)
- He had to hop on one foot to the finish line. (Bitiş çizgisine tek ayak üstünde sıçramak zorunda kaldı.)
- She painted her toenails bright red. (Ayak tırnaklarını parlak kırmızıya boyadı.)
- He shuffled his feet nervously. (Sinirli bir şekilde ayaklarını sürüyerek hareket etti.)
- The hiker had blisters on his feet from the long hike. (Yürüyüşçü, uzun yürüyüşten ayaklarında yaralar oluştu.)
- She could feel the sand between her toes at the beach. (Plajda ayak parmakları arasındaki kumu hissedebiliyordu.)
- The gymnast landed on one foot after her backflip. (Jimnastikçi, taklaları attıktan sonra tek ayak üzerinde durdu.)
- He stepped on a sharp rock and cut his foot. (Keskin bir kaya üzerine bastı ve ayağını kesildi.)
- She stretched her foot before starting the race. (Yarışa başlamadan önce ayağını gerdi.)
- He balanced a book on his head while standing on one foot. (Tek ayak üzerinde dururken kafasında bir kitap dengede tuttu.)
- The doctor told him to keep his foot elevated to reduce swelling. (Doktor, şişliği azaltmak için ayağını yukarıda tutmasını söyledi.)
- She kicked off her shoes and wiggled her toes in the grass. (Ayakkabılarını çıkardı ve çimenlerde ayak parmaklarını oynattı.)
- He could feel the cold water on his feet as he waded into the lake. (Gölde yürürken soğuk suyu ayaklarında hissedebiliyordu.)
- She slipped and fell, twisting her foot in the process. (Kaydı ve düştü, bu süreçte ayağını burktu.)
- He walked barefoot on the hot sand and burned his feet. (Sıcak kumda çıplak ayakla yürüdü ve ayaklarını yaktı.)
- The soccer player kicked the ball with her foot and scored a goal. (Futbolcu topa ayakla vurdu ve gol attı.)
- He rested his foot on a pillow to ease the pain. (Ağrıyı hafifletmek için ayağını yastığa koydu.)
- She put on socks to keep her feet warm in the cold weather. (Soğuk havalarda ayaklarını sıcak tutmak için çorap giydi.)
- He has flat feet and needs special shoes for support. (Düz tabanlı ayağı var ve destek için özel ayakkabılara ihtiyacı var.)
- She tapped her foot to the beat of the music. (Müziğin ritmine uygun olarak ayaklarını tıklattı.)
- He had a tattoo of a bird on his foot. (Ayağında bir kuş dövmesi vardı.)
- She slipped her foot into a comfortable pair of slippers. (Rahat bir terlik çiftine ayağını kaydırdı.)
Hemen Yorum Yaz