Fondness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fondness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fondness Nedir?

Fondness, bir şey ya da bir kişiye karşı hissedilen sevgi, hayranlık ve beğeni duygusunu ifade eden bir kelime olarak kullanılır.

Fondness İle İlgili 20 Örnek Cümle

1. I have a fondness for ice cream. (Dondurma konusunda bir zaafım var.)
2. She has a fondness for collecting seashells. (Deniz kabukları biriktirmeye düşkünlüğü var.)
3. His fondness for his mother was evident in the way he spoke about her. (Annesine olan sevgisi, onun hakkında konuşma tarzından belli oluyordu.)
4. We all felt a fondness for the old man who lived down the street. (Sokağın sonundaki yaşlı adama karşı hepimiz bir sevgi besliyorduk.)
5. The teacher had a fondness for her students and always went above and beyond to help them. (Öğretmen öğrencilerine karşı bir sevgi besliyordu ve her zaman özveriyle yardım ederdi.)
6. The actress spoke with fondness about her childhood in the countryside. (Oyuncu, çocukluğunu köyde geçirdiği için hafızasında özel bir yere sahip olduğunu söyledi.)
7. My grandfather had a fondness for gardening and spent most of his free time in his yard. (Dedem, bahçecilik konusunda bir merakı olduğundan boş zamanlarını çoğunlukla bahçesinde geçirirdi.)
8. I have a fondness for old movies and love to watch them on rainy days. (Eski filmlere karşı bir ilgim var ve yağmurlu günlerde izlemeyi seviyorum.)
9. The chef’s fondness for experimenting with new ingredients led to some delicious and unique dishes. (Şefin yeni malzemelerle deneme yapmaya karşı bir ilgisi vardı ve bu da lezzetli ve benzersiz yemeklere yol açtı.)
10. Despite his gruff exterior, the boss had a fondness for his employees and always looked out for them. (Kaba dış görünümüne rağmen, patronun çalışanlarına karşı bir sevgisi vardı ve her zaman onları korurdu.)
11. She had a fondness for traveling and had visited over 20 countries in her lifetime. (Seyahat etmeye düşkünlüğü vardı ve ömrü boyunca 20’den fazla ülkeyi ziyaret etmişti.)
12. The book was filled with the author’s fondness for nature and the outdoors. (Kitap, yazarın doğaya ve açık havaya olan sevgisiyle doluydu.)
13. The team captain had a fondness for motivating his teammates and keeping their spirits high. (Takım kaptanı, takım arkadaşlarını motive etmek ve moralini yüksek tutmak konusunda bir merakı vardı.)
14. My mother has a fondness for handmade crafts and has a room in the house dedicated to her hobbies. (Annemin el yapımı el san

15. The artist’s fondness for bold colors and unusual shapes made his paintings stand out. (Sanatçının cesur renklere ve alışılmadık şekillere olan merakı, tablolarının öne çıkmasını sağladı.)
16. He spoke with fondness about the time he spent volunteering at the animal shelter. (Hayvan barınağında gönüllü olarak geçirdiği zamandan bahsederken sevgisini hissettiriyordu.)
17. The little girl had a fondness for her stuffed animals and would take them everywhere she went. (Küçük kızın peluş hayvanlara karşı bir ilgisi vardı ve onları her yere götürürdü.)
18. The musician’s fondness for jazz was apparent in the way he played the piano. (Müzisyenin caz müziğe karşı bir sevgisi olduğu, piyano çalma tarzından belli oluyordu.)
19. The couple had a fondness for hiking and would often spend weekends exploring nearby trails. (Çiftin doğa yürüyüşlerine karşı bir merakı vardı ve sık sık yakındaki patikaları keşfetmek için hafta sonlarına ayırırlardı.)
20. Despite their differences, the siblings had a fondness for each other and always supported one another. (Farklılıklarına rağmen, kardeşler birbirlerine karşı bir sevgi besliyorlardı ve her zaman destek olurlardı.)

Sonuç

Fondness, bir şey ya da bir kişiye karşı hissedilen sevgi, hayranlık ve beğeni duygularını ifade eden bir kelime olarak kullanılır. Örnek cümlelerde de görüleceği gibi, bu kelime genellikle bir hobiyi, bir aktiviteyi ya da bir insanı sevme durumunu ifade etmek için kullanılır.