Foil İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Foil İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Foil: İngilizce’de “folyo”, “gümüşlük”, “gümüş folyo” anlamlarına gelen bir kelime olarak kullanılır. Ayrıca edebiyatta bir karakterin diğer karakterin özelliklerini vurgulamak için kullanılan bir terimdir.
- I wrapped the sandwich in foil to keep it fresh. (Sandviçi taze tutmak için folyoya sardım.)
- The shiny foil on the balloons caught everyone’s attention. (Balonlardaki parlak folyo herkesin dikkatini çekti.)
- He used a foil to deflect the enemy’s sword. (Düşmanın kılıcını savuşturmak için bir gümüşlük kullandı.)
- The chef covered the dish with foil and put it in the oven. (Şef yemeği folyo ile kapladı ve fırına koydu.)
- Her hair was covered in foil while she was getting highlights. (Saçlarına balyaj yapılırken folyo ile kaplandı.)
- The foil wrapper on the chocolate bar crinkled as I opened it. (Çikolata barındaki folyo ambalajını açarken kıtırdadı.)
- The fencer’s foil glinted in the sunlight. (Kılıç ustasının gümüşlüğü güneşte parladı.)
- She used the foil of her opponent to launch an attack. (Rakibinin gümüşlüğünü kullanarak saldırı başlattı.)
- The artist used foil to create a textured effect on the painting. (Sanatçı resimde doku efekti yaratmak için folyo kullandı.)
- The magician pulled a coin out of a ball of foil. (Sihirbaz bir folyo topunun içinden bir madeni para çıkardı.)
- The Christmas decorations included ornaments made of foil. (Noel süsleri arasında folyodan yapılmış süsler vardı.)
- She covered her textbook with foil to protect it from water damage. (Kitabını su hasarından korumak için folyo ile kapladı.)
- The actor played the foil to the lead character, highlighting their differences. (Aktör baş karakterin özelliklerini vurgulayarak onun karşısına konuldu.)
- The foil balloon popped when it hit the ceiling. (Folyo balon tavana çarptığında patladı.)
- The baker used foil to shape the dough into a specific form. (Fırıncı hamuru belirli bir şekle sokmak için folyo kullandı.)
- The foil in his wallet blocked the scanning device. (Cüzdanındaki folyo tarama cihazını engelledi.)
- The spy used a foil to disguise themselves as a waiter. (Casus kendisini garson gibi gizlemek için bir gümüşlük kullandı.)
- The foil cover on the yogurt container was difficult to remove. (Yoğurt kabındaki folyo k
aldırmak zordu.)
19. The artist made a sculpture out of crumpled foil. (Sanatçı buruşuk folyodan bir heykel yaptı.)
- The foil backing on the insulation helped keep the house warm. (Yalıtımın arkasındaki folyo evi sıcak tutmaya yardımcı oldu.)
Türkçe karşılıklar: folyo, gümüşlük, gümüş folyo, ambalaj, kaplama, kaplamak, yansıtıcı, kılıç, rakip, süs, koruma, muhafaza, araç, zıt karakter, engelleyici, gizleme, yoğurt kaplaması, heykel, yalıtım.
Hemen Yorum Yaz