Fleecy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fleecy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fleecy Nedir?

Fleecy, Türkçe’de “kadifemsi, peluşumsu” anlamlarına gelen bir sıfat olarak kullanılmaktadır.

Örnek Cümleler:

  1. The fleecy blanket was so soft and cozy. (Kadifemsi battaniye çok yumuşak ve rahattı.)
  2. The lamb had a fleecy coat. (Kuzunun peluşumsu bir kürkü vardı.)
  3. The clouds looked fleecy and white against the blue sky. (Bulutlar mavi gökyüzüne karşı kadifemsi ve beyaz görünüyordu.)
  4. She wore a fleecy jacket to keep warm. (Isınmak için kadifemsi bir ceket giydi.)
  5. The baby was snuggled up in a fleecy blanket. (Bebek, kadifemsi bir battaniyeye sarılmıştı.)
  6. The fleecy carpet felt good underfoot. (Kadifemsi halı, ayak altında iyi hissettirdi.)
  7. The dog had a fleecy toy to play with. (Köpeğin oynamak için peluşumsu bir oyuncağı vardı.)
  8. The snow was light and fleecy, like cotton candy. (Kar hafif ve kadifemsiydi, pamuk şekeri gibi.)
  9. The pillow was filled with fleecy down feathers. (Yastık, kadifemsi tüylerle doluydu.)
  10. The fleecy clouds were blown by the wind. (Rüzgarla hareket eden kadifemsi bulutlar vardı.)
  11. The sweater was made of fleecy wool. (Kazak, kadifemsi yünden yapılmıştı.)
  12. The bed was covered with a fleecy duvet. (Yatak, kadifemsi bir yorganla örtülmüştü.)
  13. The little girl cuddled her fleecy teddy bear. (Küçük kız, peluşumsu oyuncak ayısını sarıldı.)
  14. The fleecy scarf kept her neck warm. (Kadifemsi atkı, boynunu sıcak tuttu.)
  15. The sheep had a fleecy coat to protect them from the cold. (Koyunlar, soğuktan korunmak için peluşumsu bir kürkleri vardı.)
  16. The fleecy clouds made the sunset even more beautiful. (Kadifemsi bulutlar günbatımını daha da güzel hale getirdi.)
  17. The fleece on the jacket was so soft to touch. (Ceketin kadifemsi yüzeyi dokunması çok yumuşaktı.)
  18. The baby’s room was decorated with fleecy clouds and stars. (Bebek odası, kadifemsi bulutlar ve yıldızlarla dekore edildi.)
  19. The blankets were fleecy and warm. (Battaniyeler kadifemsi ve sıcaktı.)
  20. The fleecy lining in the gloves kept her hands warm. (Eldivenlerdeki kadifemsi astar, ellerini sıcak tuttu.)

İlgili İfadeler

  • Fleece-lined: Kadifemsi astarlı
  • Fleece jacket: Kadifemsi ceket
  • Fleece blanket: Kadifemsi battaniye
  • Fleece material: Kadifemsi malzeme
  • Fleece hoodie: Kadifemsi kapüşonlu sweatshirt

Örnek kullanımlar:

  1. I need to buy a new fleece-lined jacket for the winter. (Kış için yeni bir kadifemsi astarlı ceket almam lazım.)
  2. She wrapped herself in a fleece blanket and settled down to watch a movie. (Kadifemsi battaniyeye sarıldı ve film izlemek için yerleşti.)
  3. The fleece material of the sweater is so soft and comfortable. (Kazakta kullanılan kadifemsi malzeme çok yumuşak ve rahat.)
  4. He always wears his fleece hoodie when he goes jogging in the morning. (Sabahları koşmaya gittiğinde her zaman kadifemsi kapüşonlu sweatshirt’ünü giyer.)
  5. The camping store had a wide selection of fleece jackets. (Kamp mağazası geniş bir kadifemsi ceket seçkisi sunuyordu.)

Yan Anlamlı Kelimeler

  • Soft: Yumuşak
  • Fluffy: Tüylü
  • Plush: Peluş
  • Downy: Tüylü
  • Cozy: Rahat

Örnek kullanımlar:

  1. The soft blanket was perfect for snuggling up on the couch. (Yumuşak battaniye kanepede sarılmak için mükemmeldi.)
  2. The fluffy cat curled up on the fleecy rug. (Tüylü kedi kadifemsi halının üzerinde kıvrıldı.)
  3. The plush toy was so cute and cuddly. (Peluş oyuncak çok sevimli ve sarılabilirdi.)
  4. The downy feathers on the pillow made it feel like sleeping on a cloud. (Yastıktaki tüylü tüyler, bulutta uyuyormuş gibi hissettirdi.)
  5. The cozy sweater kept her warm on a chilly day. (Soğuk bir günde rahat kazak onu sıcak tuttu.)

Zıt Anlamlı Kelimeler

  • Rough: Pürüzlü
  • Scratchy: Tırtıklı
  • Harsh: Sert
  • Abrasive: Aşındırıcı
  • Uncomfortable: Rahatsız

Örnek kullanımlar:

  1. The rough fabric of the old couch was uncomfortable to sit on. (Eski kanepenin pürüzlü kumaşı üzerinde oturmak rahatsız ediciydi.)
  2. The scratchy tag on the back of the shirt was irritating. (Gömleğin arkasındaki tırtıklı etiket rahatsız ediciydi.)
  3. The harsh wind made it difficult to walk outside. (Sert rüzgar dışarıda yürümeyi zorlaştırdı.)
  4. The abrasive sandpaper was used to smooth out the rough edges. (Aşındırıcı zımpara, pürüzlü kenarları dü

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.