Flatulent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Flatulent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Flatulent İle İlgili Cümleler

Flatulent, “gaz çıkaran” anlamına gelir. Aşağıda flatulent kelimesinin örnek cümlelerini ve Türkçe karşılıklarını bulabilirsiniz.

  1. I ate too much broccoli and now I’m feeling flatulent. (Çok brokoli yedim ve şimdi gaz sancısı çekiyorum.)
  2. The dog’s flatulent emissions were so foul that we had to open all the windows. (Köpeğin gazı öyle kötüydü ki, tüm pencereleri açmak zorunda kaldık.)
  3. He tried to stifle his flatulent noises, but it was no use. (Gaz çıkarma seslerini bastırmaya çalıştı ama işe yaramadı.)
  4. The flatulent cow made quite a racket in the barn. (Gaz çıkaran inek ahırda oldukça gürültü çıkardı.)
  5. She avoided eating beans because they always made her flatulent. (Fasulye yemekten kaçındı, çünkü onu her zaman gaz yaptı.)
  6. The flatulent smell in the elevator was unbearable. (Asansördeki gaz kokusu dayanılmazdı.)
  7. He had to excuse himself from the meeting due to flatulent discomfort. (Gaz sancısı nedeniyle toplantıdan kendini mazaret etmek zorunda kaldı.)
  8. The comedian’s jokes about flatulence had the audience in stitches. (Komedyenin gazla ilgili şakaları seyirciyi gülmekten kırdı geçirdi.)
  9. The flatulent noises coming from the bathroom were impossible to ignore. (Banyodan gelen gaz çıkarma sesleri göz ardı edilemezdi.)
  10. The flatulent horse startled the other animals in the field. (Gaz çıkaran at, diğer hayvanları alanda korkuttu.)
  11. The flatulent man cleared the room with his noxious emissions. (Gaz çıkaran adam, zehirli gazı ile odadaki herkesi kovdu.)
  12. The flatulent frog made a funny sound that made us all laugh. (Gaz çıkaran kurbağa, hepimizi güldüren komik bir ses çıkardı.)
  13. She took some flatulent medication to ease her discomfort. (Rahatsızlığını hafifletmek için gaz giderici ilaç aldı.)
  14. The flatulent odor in the car was so bad that we had to pull over and get out. (Arabadaki gaz kokusu o kadar kötüydü ki, durup inmek zorunda kaldık.)
  15. The flatulent baby kept waking himself up with his own emissions. (Gaz çıkaran bebek, kendi gazlarıyla kendini sürekli uyandırıyordu.)
  16. The flatulent guest was asked to leave the dinner party. (Gaz çıkaran misafir, akşam yemeği partisinden ayrılması istendi.)
  17. The flatulent old man blamed his diet for his constant gas. (Gazı devamlı olan yaşlı adam, gazının sebebini diyetine bağladı.)
  18. The flatulent sound echoed through the empty

building, making it sound haunted. (Gaz çıkarma sesi boş binada yankılandı ve hayaletliğini artırdı.)
19. The flatulent cat seemed to enjoy the sound of his own emissions. (Gaz çıkaran kedi, kendi gazlarının sesini keyifle dinliyormuş gibi görünüyordu.)

  1. The flatulent smell in the classroom made it hard to concentrate. (Sınıftaki gaz kokusu, dikkat dağıtmaya neden oldu.)

Türkçe Karşılıklar

  1. Gaz sancısı çekmek
  2. Köpeğin gazı
  3. Gaz çıkarma sesleri
  4. Gürültü çıkarmak
  5. Gaz yapmak
  6. Gaz kokusu
  7. Gaz sancısı
  8. Gazla ilgili şakalar
  9. Gaz çıkarma sesleri
  10. Korkutmak
  11. Zehirli gaz
  12. Komik ses
  13. Gaz giderici ilaç
  14. Gaz kokusu
  15. Kendini uyandırmak
  16. Ayrılması istenmek
  17. Devamlı gaz
  18. Yankılanmak
  19. Kendi gazının sesini dinlemek
  20. Dikkat dağıtmak.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.