Flamboyant İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Flamboyant İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Flamboyant İle İlgili Cümleler

Flamboyant kelimesi, Türkçede “gösterişli, şaşaalı, abartılı” gibi anlamlara gelir.

  1. The flamboyant dancer twirled across the stage. (Gösterişli dansçı sahnede döndü.)
  2. She always dresses in flamboyant colors. (O her zaman gösterişli renklerde giyinir.)
  3. Flamboyant jewelry is not my style. (Gösterişli mücevherler benim tarzım değil.)
  4. The flamboyant party was the talk of the town. (Gösterişli parti şehirde konuşuluyordu.)
  5. He is known for his flamboyant personality. (O, gösterişli kişiliğiyle tanınıyor.)
  6. The hotel lobby was decorated with flamboyant flowers. (Otel lobisi gösterişli çiçeklerle süslenmişti.)
  7. Her writing style is flamboyant and attention-grabbing. (Yazma tarzı gösterişli ve dikkat çekici.)
  8. The flamboyant parade marched through the streets. (Gösterişli geçit töreni sokaklardan geçti.)
  9. The artist’s paintings were known for their flamboyant colors. (Sanatçının resimleri gösterişli renkleriyle tanınıyordu.)
  10. The flamboyant fashion show featured extravagant designs. (Gösterişli moda şovu aşırı tasarımlarıyla dikkat çekti.)
  11. His flamboyant gestures always got him noticed. (Onun gösterişli hareketleri daima dikkat çekerdi.)
  12. The flamboyant party decorations were over the top. (Gösterişli parti dekorasyonları aşırıydı.)
  13. The flamboyant actor stole the show. (Gösterişli oyuncu gösteriyi çaldı.)
  14. She has a flamboyant sense of humor. (O, gösterişli bir mizah anlayışına sahip.)
  15. The flamboyant athlete was known for his showboating. (Gösterişli sporcu gösterişli hareketleriyle tanınırdı.)
  16. The hotel room was decorated in flamboyant style. (Otel odası gösterişli tarzda dekore edilmişti.)
  17. The flamboyant singer wore a sequined dress. (Gösterişli şarkıcı pullu bir elbise giydi.)
  18. The flamboyant car caught everyone’s eye. (Gösterişli araba herkesin dikkatini çekti.)
  19. The designer’s latest collection was

full of flamboyant pieces. (Tasarımcının son koleksiyonu gösterişli parçalarla doluydu.)
20. He gave a flamboyant speech that left the audience speechless. (O, izleyicileri konuşamaz hale getiren gösterişli bir konuşma yaptı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.