Flaky İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Flaky İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Flaky (anlamı: kararsız, güvenilmez)

Flaky kelimesi, bir şeyin kararsız ya da güvenilmez olması durumunu ifade eder. Bu kelime genellikle insanlar veya cihazlar hakkında kullanılır.

Örnek cümleler:

  1. The internet connection is so flaky, it keeps dropping every few minutes. (İnternet bağlantısı çok kararsız, birkaç dakikada bir düşüyor.)
  2. I don’t trust him, he’s always so flaky when it comes to keeping his promises. (Ona güvenmiyorum, vaatlerini tutarken her zaman çok güvenilmez davranıyor.)
  3. The pastry was flaky and delicious. (Hamur işi gevrek ve lezzetliydi.)
  4. She has a flaky personality, you never know how she’ll react to anything. (Onun kişiliği kararsız, herhangi bir şeye nasıl tepki vereceğini asla bilemezsin.)
  5. The weather has been so flaky lately, it can’t decide if it wants to rain or be sunny. (Hava son zamanlarda çok kararsız, yağmur yağmak mı yoksa güneşli mi olmak istiyor karar veremiyor.)
  6. The flaky paint on the walls needs to be sanded down before we can repaint them. (Duvarlardaki kabarmış boyaları tekrar boyamadan önce zımparalamamız gerekiyor.)
  7. I don’t like eating flaky foods because they make such a mess. (Geveze yiyecekler yemekten hoşlanmıyorum çünkü çok karışık yapıyorlar.)
  8. He’s always so flaky with his schedule, I can never plan anything with him. (Programıyla her zaman çok kararsız, onunla hiçbir şey planlayamam.)
  9. The road was covered in flaky snow, making it difficult to drive. (Yol kabaran karla kaplıydı, sürmek zordu.)
  10. Her skin was dry and flaky from spending too much time in the sun. (Cildi güneşte çok zaman geçirdiğinden kuru ve dökülmüştü.)
  11. I tried to make croissants, but they turned out flaky and hard instead of light and fluffy. (Croissant yapmaya çalıştım ama hafif ve kabarık yerine gevrek ve sert oldular.)
  12. The flaky old man couldn’t remember where he put his keys. (Kararsız yaşlı adam anahtarlarını nereye koyduğunu hatırlayamadı.)
  13. The company’s flaky accounting practices led to a major scandal. (Şirketin kararsız muhasebe uygulamaları büyük bir skandala neden oldu.)
  14. My phone is so flaky, it keeps crashing and freezing up. (Telefonum çok kararsız, sürekli çöküyor ve donuyor.)
  15. The flaky crust on the pie was perfectly crispy. (Pasta üzerindeki kabaran kabuk tamamen çıtır çıtırdı.)
  16. She’s always flaky when it comes to paying her bills on time. (Faturalarını zamanında

ödemek konusunda her zaman kararsız davranıyor.)
17. The flaky software caused the computer to crash repeatedly. (Kararsız yazılım, bilgisayarın sürekli çökmesine neden oldu.)

  1. He’s a flaky friend, always cancelling plans at the last minute. (O, kararsız bir arkadaş, her zaman son dakikada planları iptal ediyor.)
  2. The flaky road surface made driving dangerous. (Yol yüzeyindeki kabarmalar sürüşü tehlikeli hale getirdi.)
  3. Her flaky behavior is driving me crazy, I never know what to expect from her. (Onun kararsız davranışları beni deli ediyor, ondan ne bekleyeceğimi asla bilemiyorum.)

(Mavi ve kalın HTML etiketi ile İngilizce cümleler yazılmıştır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.