Flagrant İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Flagrant İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Flagrant İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Flagrant, bir davranışın veya eylemin gözle görülür derecede açık, açıkça görülür veya uygunsuz olduğunu ifade eden bir sıfattır.

Örnek cümleler:

  1. The company’s flagrant disregard for safety regulations led to a tragic accident. (Şirketin güvenlik düzenlemelerine flagrant bir şekilde uymaması, trajik bir kazaya neden oldu.)
  2. The politician’s flagrant corruption was exposed by the media. (Politikacının flagrant yolsuzluğu medya tarafından ortaya çıkarıldı.)
  3. The athlete’s use of performance-enhancing drugs was a flagrant violation of the rules. (Sporcu performans artırıcı ilaç kullanımı flagrant bir kural ihlaliydi.)
  4. The teacher’s flagrant favoritism towards certain students was unfair. (Öğretmenin belirli öğrencilere flagrant bir şekilde ayrıcalık tanıması haksızdı.)
  5. The company’s flagrant discrimination against women led to a lawsuit. (Şirketin kadınlara karşı flagrant ayrımcılığı bir dava ile sonuçlandı.)
  6. The referee’s flagrant bias towards one team angered the fans. (Hakemin bir takıma flagrant bir şekilde yönelikliği taraftarları öfkelendirdi.)
  7. The company’s flagrant violation of environmental laws resulted in a hefty fine. (Şirketin çevre yasalarını flagrant bir şekilde ihlali ağır bir cezaya neden oldu.)
  8. The politician’s flagrant disregard for the truth damaged his reputation. (Politikacının gerçeklere flagrant bir şekilde saygısızlığı, itibarını zedeledi.)
  9. The team’s flagrant unsportsmanlike conduct resulted in a suspension. (Takımın flagrant bir şekilde spor adabına aykırı davranışları bir cezaya neden oldu.)
  10. The coach’s flagrant use of profanity in front of the players was inappropriate. (Antrenörün oyuncuların önünde flagrant şekilde argo kullanımı uygun değildi.)
  11. The company’s flagrant disregard for customer complaints led to a loss of business. (Şirketin müşteri şikayetlerine flagrant bir şekilde aldırmaması iş kaybına neden oldu.)
  12. The singer’s flagrant lip-syncing during her performance disappointed the audience. (Şarkıcının performansı sırasında flagrant bir şekilde playback yapması izleyicileri hayal kırıklığına uğrattı.)
  13. The player’s flagrant fouls led to his ejection from the game. (Oyuncunun flagrant faulleri oyun dışı kalmasına neden oldu.)
  14. The company’s flagrant disregard for employee rights led to a strike. (Şirketin çalışan haklarına flagrant bir şekilde saygısızlığı greve neden oldu.)
  15. The student’s flagrant cheating on the exam resulted in a failing grade. (Öğrencinin sınav

daki flagrant kopya çekmesi, başarısız bir not almasına neden oldu.)
16. The driver’s flagrant speeding in a school zone endangered children’s lives. (Sürücünün okul bölgesinde flagrant bir şekilde hız yapması, çocukların hayatını tehlikeye attı.)

  1. The company’s flagrant disregard for quality control led to numerous product recalls. (Şirketin kalite kontrolüne flagrant bir şekilde aldırmaması, birçok ürünün geri çağrılmasına neden oldu.)
  2. The employee’s flagrant insubordination towards their manager resulted in termination. (Çalışanın yöneticisine karşı flagrant şekilde isyankar davranışları sonucu işten çıkarıldı.)
  3. The athlete’s flagrant taunting of his opponent was unsportsmanlike. (Sporcunun rakibine karşı flagrant bir şekilde alay etmesi spor adabına aykırıydı.)
  4. The company’s flagrant violation of labor laws resulted in a lawsuit by the workers. (Şirketin iş yasalarını flagrant bir şekilde ihlali, işçiler tarafından bir dava açılmasına neden oldu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.