Fixate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fixate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fixate (fiksit)

Fixate, “odaklanmak” veya “bir şeye takılı kalmak” anlamına gelir.

Örnek cümleler:

1. I can’t help but fixate on my upcoming job interview. (Gelecek iş görüşmemde odaklanmaktan kendimi alamıyorum.)
2. She tends to fixate on her mistakes and dwell on them for days. (Hatalarına takılıp günlerce düşünme eğilimindedir.)
3. He fixated on the idea of starting his own business and eventually made it happen. (Kendi işini kurma fikrine takıntılı hale geldi ve sonunda başardı.)
4. The audience fixated on the singer’s every move. (İzleyiciler, şarkıcının her hareketine odaklandı.)
5. The detective fixated on the smallest details to solve the crime. (Polis, suçu çözmek için en küçük ayrıntılara odaklandı.)
6. My friend fixates on his appearance and spends hours getting ready every day. (Arkadaşım, görünümüne takıntılıdır ve her gün hazırlanmak için saatler harcar.)
7. Some people fixate on the past and have a hard time moving on. (Bazı insanlar geçmişe takılı kalırlar ve ileriye gitmekte zorlanırlar.)
8. The artist fixated on the color blue and created a series of paintings using only shades of blue. (Sanatçı, mavi rengine takıntılı hale geldi ve sadece mavi tonlarını kullanarak bir dizi resim yarattı.)
9. Don’t fixate on the negative comments, focus on the positive feedback. (Olumsuz yorumlara takılıp kalmayın, olumlu geri bildirimlere odaklanın.)
10. He fixated on the idea of winning the competition and trained tirelessly for months. (Yarışmayı kazanma fikrine takıntılı hale geldi ve aylarca yorulmadan çalıştı.)
11. The child fixated on the toy and refused to let go. (Çocuk, oyuncakla takıntılı hale geldi ve bırakmayı reddetti.)
12. She fixated on the mistake she made in the presentation and couldn’t concentrate on anything else. (Sunumda yaptığı hataya takıntılı hale geldi ve başka hiçbir şeye odaklanamadı.)
13. The writer fixated on the theme of love and wrote several novels exploring different aspects of it. (Yazar, aşk temasına takıntılı hale geldi ve farklı yönlerini keşfeden birkaç roman yazdı.)
14. Some people fixate on their weight and develop eating disorders. (Bazı insanlar kilolarına takıntılı hale gelir ve yeme bozuklukları geliştirirler.)
15. The scientist fixated on the problem for years until he finally found a solution. (Bilim adamı, yıllar boyunca soruna takıntılı hale geldi ve nihayet bir çözüm buldu.)
16. The cat fixated on the bird outside the window and refused to move

17. The student fixated on getting a perfect score on the exam and studied for hours every day. (Öğrenci, sınavda mükemmel bir puan almak için takıntılı hale geldi ve her gün saatlerce çalıştı.)
18. The CEO fixated on increasing profits and made drastic cuts to the company’s budget. (CEO, karları artırmaya takıntılı hale geldi ve şirketin bütçesinde büyük kesintiler yaptı.)
19. The athlete fixated on winning the race and trained harder than ever before. (Sporcu, yarışı kazanmaya takıntılı hale geldi ve daha önce hiç olmadığı kadar sıkı çalıştı.)
20. Don’t fixate on the past mistakes, focus on the lessons you learned from them. (Geçmiş hatalara takılıp kalmayın, onlardan öğrendiğiniz derslere odaklanın.)