Finely İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Finely İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Finely

Finely means in a way that is delicate, thin, or precise. It can also mean thoroughly or completely.

Here are 20 examples of how to use “finely” in a sentence:

1. She finely chopped the onions for the soup. (Oturmuş soğanları ince ince doğradı.)
2. The artist drew the details of the portrait finely. (Sanatçı portrenin detaylarını ince ince çizdi.)
3. The cake was finely decorated with intricate patterns. (Kek karmaşık desenlerle ince ince süslenmişti.)
4. The jewelry was finely crafted with precious stones. (Mücevherler değerli taşlarla ince işçilikle yapılmıştı.)
5. The fabric was finely woven with silk and wool. (Kumaş ipek ve yünle ince dokunmuştu.)
6. The hairdresser cut her hair finely and evenly. (Kuaför saçlarını ince ve eşit şekilde kesti.)
7. She finely tuned the guitar to the right pitch. (Gitarın doğru perdesine ince ayar yaptı.)
8. The chef finely grated the cheese for the pasta. (Şef makarnanın üzerine rendelenmiş peynir serpti.)
9. The painter blended the colors finely to create a realistic scene. (Ressam renkleri ince bir şekilde karıştırarak gerçekçi bir sahne yarattı.)
10. The knife was finely sharpened to cut through the tough meat. (Bıçak zorlu eti kesmek için ince bir şekilde bile biledi.)
11. The perfume was finely fragranced with exotic flowers. (Parfüm egzotik çiçeklerle ince bir şekilde koklandı.)
12. The dancer moved her body finely to the rhythm of the music. (Dansçı müziğin ritmine ince bir şekilde hareket etti.)
13. He finely balanced the weights on the scale to get an accurate measurement. (Hesaplamayı doğru yapmak için tartıda ağırlıkları ince bir şekilde ayarladı.)
14. The speech was finely crafted to appeal to the audience. (Konuşma izleyiciyi cezbetmek için ince bir şekilde hazırlanmıştı.)
15. The watch was finely designed with intricate details. (Saat karmaşık detaylarla ince bir şekilde tasarlanmıştı.)
16. The scientist finely analyzed the data to make accurate conclusions. (Bilim insanı verileri ince bir şekilde analiz ederek doğru sonuçlara vardı.)
17. The photographer focused the lens finely to capture the perfect shot. (Fotoğrafçı lensi ince bir şekilde odakladı ve mükemmel çekimi yakaladı.)
18. The pianist played the song finely with delicate finger movements. (Piyanist şarkıyı ince parmak hareketleriyle çaldı.)
19. The architect designed the building finely to blend in with the surroundings. (Mimar bina tasarımını çevreye ince bir şekilde uyum sağlaması için yaptı.)
20. The writer finely crafted the plot to create a suspenseful story. (Yazar hikayeyi gerilimli

ve heyecanlı yapmak için ince bir şekilde kurguladı.)

Note: Please keep in mind that the translations provided are not word-for-word translations, but rather a contextual meaning of the sentences in Turkish.