Fertility İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fertility İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fertility

Fertility, üreme yeteneği veya doğurganlık anlamına gelir. Bu kelime cinsel üreme organlarındaki sağlıklı işlevlerin sonucudur. Aynı zamanda toprağın üretkenliği anlamına gelen bir tarım terimidir.

Örnek cümleler:

1. Her fertility test came back negative, and she was unable to conceive. (Tüm doğurganlık testleri negatif çıktı ve hamile kalamadı.)
2. Male fertility can be affected by various factors such as age and lifestyle choices. (Erkek doğurganlığı yaş ve yaşam tarzı seçimleri gibi çeşitli faktörlerden etkilenebilir.)
3. Low fertility rates are becoming a major concern in many developed countries. (Düşük doğurganlık oranları birçok gelişmiş ülkede önemli bir endişe kaynağı haline geliyor.)
4. She consulted a fertility specialist to discuss her options for getting pregnant. (Hamile kalma seçeneklerini tartışmak için bir doğurganlık uzmanına danıştı.)
5. Some women experience a decline in fertility as they approach menopause. (Bazı kadınlar menopoza yaklaştıkça doğurganlıkta bir azalma yaşarlar.)
6. Fertility treatments such as IVF have helped many couples overcome infertility. (IVF gibi doğurganlık tedavileri, birçok çiftin kısırlığı yenmesine yardımcı olmuştur.)
7. Environmental factors such as pollution can have a negative impact on fertility. (Kirlilik gibi çevresel faktörler, doğurganlık üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olabilir.)
8. She was diagnosed with polycystic ovary syndrome, which can affect fertility. (Doğurganlığı etkileyebilen polikistik over sendromu teşhisi konuldu.)
9. Age is a major factor in female fertility, as women’s eggs begin to decline in quality and quantity as they get older. (Yaş, kadın doğurganlığında önemli bir faktördür, çünkü kadınların yumurtaları yaşlandıkça kalite ve miktar açısından azalmaya başlar.)
10. He was concerned about his fertility after undergoing cancer treatment. (Kanser tedavisi gördükten sonra doğurganlığıyla ilgili endişeleri vardı.)
11. She decided to freeze her eggs to preserve her fertility for the future. (Gelecekteki doğurganlığını korumak için yumurtalarını dondurma kararı aldı.)
12. Smoking can have a negative impact on male fertility, reducing sperm count and motility. (Sigara içmek, sperm sayısını ve hareketliliğini azaltarak erkek doğurganlığı üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olabilir.)
13. Some women choose to use fertility tracking methods to increase their chances of getting pregnant. (Bazı

kadınlar, hamile kalma şanslarını artırmak için doğurganlık takip yöntemlerini kullanmayı tercih ederler.)
14. Endometriosis can affect fertility by causing scarring and blocking the fallopian tubes. (Endometriozis, yara izi oluşumuna neden olarak ve fallop tüplerini tıkayarak doğurganlığı etkileyebilir.)

15. He was relieved to hear that his fertility was not affected by his recent surgery. (Son ameliyatının doğurganlığı üzerinde bir etkisi olmadığını duyduğu için rahatlamıştı.)
16. The use of certain medications or medical treatments can have an impact on fertility. (Belirli ilaçların veya tıbbi tedavilerin kullanımı, doğurganlık üzerinde bir etkiye sahip olabilir.)
17. She was advised to maintain a healthy diet and exercise regularly to improve her fertility. (Doğurganlığını iyileştirmek için sağlıklı bir diyet sürdürmesi ve düzenli egzersiz yapması önerildi.)
18. Some couples turn to fertility clinics to receive assistance in conceiving a child. (Bazı çiftler, bir çocuk sahibi olmak için yardım almak için doğurganlık kliniklerine başvururlar.)
19. Stress and anxiety can have a negative impact on fertility, so it’s important to manage these emotions. (Stres ve kaygı, doğurganlık üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olabilir, bu nedenle bu duyguları yönetmek önemlidir.)
20. She was relieved to learn that her fertility issues were treatable with medication and lifestyle changes. (Doğurganlık sorunlarının ilaç ve yaşam tarzı değişiklikleri ile tedavi edilebileceğini öğrenince rahatlamıştı.)