Far Afield İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Far Afield İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Far afield (Türkçe Anlamı: Uzaklarda)

Far afield, uzakta ya da uzak bir konuda anlamına gelir. İşte size far afield kelimesinin kullanıldığı 20 örnek cümle:

  1. We decided to venture far afield on our vacation this year and explore a new continent. (Bu yıl tatilde yeni bir kıta keşfetmek için uzaklara gitmeye karar verdik.)
  2. They went far afield to find the perfect wedding venue. (Mükemmel bir düğün mekanı bulmak için uzaklara gittiler.)
  3. His interests lie far afield from politics. (Onun ilgi alanları politikadan uzakta.)
  4. The company decided to expand far afield and open branches in several new countries. (Şirket, uzaklara genişlemeye ve birkaç yeni ülkede şubeler açmaya karar verdi.)
  5. The team traveled far afield to compete in the international tournament. (Takım, uluslararası turnuvada yarışmak için uzaklara seyahat etti.)
  6. She searched far afield for the perfect gift for her husband. (Eşi için mükemmel bir hediye aramak için uzaklara baktı.)
  7. The story takes place in a far afield land, full of magic and wonder. (Hikaye, sihir ve merak dolu uzak bir ülkede geçiyor.)
  8. The researchers traveled far afield to study the effects of climate change on wildlife. (Araştırmacılar, iklim değişikliğinin yaban hayatı üzerindeki etkilerini incelemek için uzaklara seyahat etti.)
  9. He has always been drawn to far afield destinations and exotic cultures. (Her zaman uzak yerlere ve egzotik kültürlere çekildi.)
  10. The team was able to secure a far afield partnership with a company in Japan. (Takım, Japonya’da bir şirketle uzak bir ortaklık kurmayı başardı.)
  11. The young couple decided to leave their hometown and start a new life far afield. (Genç çift, doğup büyüdükleri şehirden uzakta yeni bir hayat başlatmaya karar verdi.)
  12. He’s willing to travel far afield to pursue his passion for photography. (Fotoğrafçılık tutkusunu takip etmek için uz
  1. The company’s marketing strategy involved reaching customers in far afield markets. (Şirketin pazarlama stratejisi, uzak pazarlardaki müşterilere ulaşmayı içeriyordu.)
  2. The treasure hunters went far afield in search of ancient artifacts. (Hazine avcıları, antik eserleri aramak için uzaklara gittiler.)
  3. Her artwork is influenced by her travels to far afield places. (Sanat eserleri, uzak yerlere yaptığı seyahatlerden etkileniyor.)
  4. The family decided to take a road trip far afield to see the country’s natural wonders. (Aile, ülkenin doğal güzelliklerini görmek için uzaklara bir yolculuk yapmaya karar verdi.)
  5. The CEO’s vision for the company extends far afield into the future. (CEO’nun şirket için vizyonu, geleceğe uzanıyor.)
  6. The team traveled far afield to meet with potential investors in Asia. (Takım, Asya’daki potansiyel yatırımcılarla buluşmak için uzaklara seyahat etti.)
  7. The hiker wandered far afield from the marked trail and got lost in the wilderness. (Yürüyüşçü, işaretlenmiş patikadan uzaklaştı ve vahşi doğada kayboldu.)
  8. The detective followed a lead that took him far afield from the city and into the countryside. (Dedektif, şehirden uzaklara, kırsala kadar uzanan bir ipucunu takip etti.)

Bu örnek cümlelerde far afield kelimesi, uzaklarda yer almayı, seyahat etmeyi, araştırmayı, keşfetmeyi veya ilgi alanlarının dışında bir konuyla ilgilenmeyi ifade etmek için kullanılmıştır.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.