False İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

False İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

False Kelimesinin Türkçe Anlamı:

False kelimesi Türkçede “yalan, sahte, yanlış” gibi anlamlara gelmektedir.

Örnek Cümleler:

  1. False information can lead to serious consequences. (Yanlış bilgi ciddi sonuçlara yol açabilir.)
  2. His false promises convinced no one. (Sahte vaatleri kimseyi ikna etmedi.)
  3. She accused him of spreading false rumors. (O, yalan söylenti yaymakla suçladı.)
  4. The diamond turned out to be false. (Elmasın sahte olduğu ortaya çıktı.)
  5. His false testimony resulted in an innocent man being convicted. (Sahte ifadesi, masum bir adamın mahkum olmasına neden oldu.)
  6. She painted a false picture of her life on social media. (Sosyal medyada hayatının yanlış bir resmini çizdi.)
  7. The politician’s false promises earned him a bad reputation. (Politikacının sahte vaatleri, kötü bir ün kazandırdı.)
  8. The article contained several false statements. (Makale birkaç yanlış beyan içeriyordu.)
  9. The company was accused of providing false information to investors. (Şirket, yatırımcılara yanlış bilgi vermekle suçlandı.)
  10. His false identity was revealed when he was arrested. (Tutuklandığında sahte kimliği ortaya çıktı.)
  11. The painting was discovered to be a false copy. (Tablo, sahte bir kopya olduğu keşfedildi.)
  12. The company was fined for false advertising. (Şirket, yanıltıcı reklamcılık nedeniyle cezalandırıldı.)
  13. The witness gave false testimony in court. (Tanık mahkemede yanıltıcı ifade verdi.)
  14. The book contained false information about the author’s life. (Kitap, yazarın hayatıyla ilgili yanlış bilgiler içeriyordu.)
  15. The student’s false excuses for missing class were not believed. (Öğrencinin dersten kaçma bahaneleri inanılmadı.)
  16. The rumors about their breakup turned out to be false. (Ayrılık söylentileri yanlış olduğu ortaya çıktı.)
  17. The detective discovered that the alibi was false. (Ermene
  1. The witness’s false testimony led to the conviction of an innocent man. (Tanığın yanıltıcı ifadesi, masum bir adamın mahkumiyetine yol açtı.)
  2. The company’s false claims about their product were exposed by a competitor. (Şirketin ürünleriyle ilgili yanıltıcı iddiaları, bir rakip tarafından ortaya çıkarıldı.)
  3. The teacher accused the student of providing false information in their research paper. (Öğretmen, öğrencinin araştırma kağıdında yanlış bilgi sağlamakla suçladı.)

Türkçe Karşılıkları: yanlış, sahte, yanıltıcı, doğru olmayan, gerçek dışı, yalan, düzmece, taklit, kopya, hileli.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.