Fain İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fain İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fain İle İlgili Cümleler

Fain kelimesinin Türkçe anlamı “memnun, hoşnut, sevinçli” gibi olumlu duyguları ifade eden bir sıfattır.

  1. I’m fain to hear that you got the job you wanted. (İstediğin işi aldığına sevindim.)
  2. She was fain to accept the invitation to the party. (Partiye davetiye kabul etmekten mutlu oldu.)
  3. We were fain to see our old friends again after so many years. (Yıllar sonra eski arkadaşlarımızı tekrar görmekten sevinçli olduk.)
  4. He was fain to help us with our project. (Projemize yardım etmekten mutlu oldu.)
  5. The children were fain to play outside in the sunshine. (Çocuklar güneşli havada dışarıda oynamaktan mutluydular.)
  6. She was fain to show off her new dress to her friends. (Arkadaşlarına yeni elbisesini göstermekten memnun oldu.)
  7. He was fain to learn more about his family’s history. (Ailesinin tarihini daha iyi öğrenmekten sevinç duydu.)
  8. They were fain to try the local cuisine on their trip to Italy. (İtalya seyahatlerinde yerel mutfağı denemekten mutlu oldular.)
  9. She was fain to get a good grade on her exam. (Sınavında iyi bir not almak istedi.)
  10. He was fain to spend time with his grandchildren. (Torunlarıyla zaman geçirmekten mutlu oldu.)
  11. She was fain to celebrate her birthday with her family. (Doğum gününü ailesiyle kutlamaktan mutlu oldu.)
  12. He was fain to receive recognition for his hard work. (Çalışmaları için takdir edilmekten mutlu oldu.)
  13. They were fain to explore the city and see its famous landmarks. (Şehri keşfetmek ve ünlü yerlerini görmekten mutlu oldular.)
  14. She was fain to try a new hobby and learn a new skill. (Yeni bir hobi denemek ve yeni bir yetenek öğrenmekten sevinç duydu.)
  15. He was fain to attend the conference and learn from other experts in his field. (Konferansa katılmaktan ve alanındaki diğer uzmanlardan öğrenmekten memnun oldu.)
  16. She was fain to volunteer at the local animal shelter and help the animals in need. (Yerel hayvan barınağına gönüllü olarak katılmaktan ve ihtiyaç sahibi hayvanlara yardım etmekten mutlu oldu.)
  17. He was fain to donate to charity and make a difference in someone’s life. (Hayır kurumlarına bağış yapmaktan ve birinin hayatında fark yaratmaktan mutlu oldu.)
  18. They were fain to spend their vacation on the beach and soak up the sun. (Tatillerini plajda geçirip güneşin tadını çıkarmaktan mutlu oldular.)
  19. She was f
  1. She was fain to read a good book and get lost in its story. (İyi bir kitap okumaktan ve hikayesine dalıp gitmekten sevinç duydu.)
  2. He was fain to learn a new language and communicate with people from different cultures. (Yeni bir dil öğrenmekten ve farklı kültürlerden insanlarla iletişim kurmaktan mutlu oldu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.