Expectantly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Expectantly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Expectantly: Bekleyişle, ümitli bir şekilde

Expectantly kelimesi bir olayın oluşmasını bekleyen veya bir sonucun çıkmasını umut eden kişinin duygularını ifade etmek için kullanılır.

Örnek cümleler:

1. She waited expectantly for her boyfriend to arrive. (Kız arkadaşı gelmesini bekleyerek umutla bekledi.)

2. The students looked expectantly at their teacher, waiting for him to reveal their test results. (Öğrenciler öğretmenlerine ümitli bir şekilde bakarak test sonuçlarını açıklamasını beklediler.)

3. The audience sat expectantly, waiting for the band to begin their performance. (İzleyiciler, grubun performansına başlamasını bekleyerek umutla oturdu.)

4. The child looked at the birthday cake expectantly, excited to blow out the candles. (Çocuk mumları söndürmek için heyecanlı bir şekilde doğum günü pastasına umutla baktı.)

5. The investors waited expectantly for news about the company’s latest product launch. (Yatırımcılar, şirketin en son ürün lansmanı hakkında haber bekleyerek umutla beklediler.)

6. The employees looked at their boss expectantly, hoping for a positive response to their proposal. (Çalışanlar, tekliflerine olumlu bir yanıt almak umuduyla patronlarına umutla baktılar.)

7. The dog sat expectantly by the door, waiting for his owner to come home. (Köpek sahibinin eve gelmesini bekleyerek kapının yanında umutla oturdu.)

8. The chef watched expectantly as his customers tasted his latest dish. (Şef, müşterilerinin en son yemeğini tadarak umutla izledi.)

9. The patient looked expectantly at the doctor, hoping for good news about his test results. (Hasta, test sonuçları hakkında iyi haber bekleyerek doktoruna umutla baktı.)

10. The job applicant waited expectantly for the interviewer to call her name. (İş başvurusu yapan aday, mülakatçının adını çağırmasını umutla bekledi.)

11. The child’s face lit up expectantly when she saw the presents under the tree. (Çocuğun yüzü ağacın altındaki hediyeleri umutla görünce parladı.)

12. The sports fans waited expectantly for the final score to be announced. (Spor hayranları, sonuçların açıklanmasını umutla beklediler.)

13. The new parents looked at their newborn expectantly, excited to see his first smile. (Yeni anne-baba, bebeğe umutla baktı ve ilk gülümsemesini görmek için heyecanlıydı.)

14. The team waited expectantly for the coach to announce the starting lineup. (Takım, antrenörün başlangıç ​​kadrosunu açıklamasını umutla bekledi.)

15. The couple sat expectantly at the restaurant, waiting for their meal to arrive. (Çift, yemeğin gelmesini bekleyerek umutla restoranda oturdu

16. The audience watched expectantly as the magician prepared for his next trick. (İzleyiciler, sihirbazın bir sonraki numarasına hazırlanırken umutla izlediler.)
17. The family waited expectantly at the airport for their loved one to return from their trip. (Aile, sevdiklerinin seyahatinden dönmesini umutla havaalanında bekledi.)
18. The hikers looked expectantly at the summit, excited to reach the top. (Yürüyüşçüler, zirveye ulaşmak için heyecanla umutla baktılar.)
19. The students sat expectantly in the classroom, waiting for their guest speaker to arrive. (Öğrenciler, konuk konuşmacılarının gelmesini umutla sınıfta oturdu.)
20. The bride walked down the aisle expectantly, eager to see her groom waiting for her. (Gelin umutla yürüyerek, damadın kendisini beklediğini görmek için sabırsızdı.)