Exert İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Exert İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Exert

Exert kelimesi Türkçe’de “çaba harcamak, uygulamak, uğraşmak” gibi anlamlara gelir. İngilizce cümlelerde kullanımı şu şekilde olabilir:

1. He exerted a lot of effort to finish his project on time. (Projesini zamanında bitirmek için çok çaba harcadı.)
2. The coach told the players to exert themselves more during training. (Antrenmanda daha fazla uğraşmalarını söyledi.)
3. The singer exerted her voice so much that she ended up losing it. (Şarkıcı sesini çok zorladı ve sonunda kaybetti.)
4. The company needs to exert more influence in the market to stay competitive. (Şirket rekabetçi olmak için pazarda daha fazla etki göstermeli.)
5. I don’t want to exert too much pressure on you, but this is really important. (Seni çok zorlamak istemiyorum ama bu gerçekten önemli.)
6. He had to exert all his strength to lift the heavy box. (Ağır kutuyu kaldırmak için tüm gücünü kullanmak zorunda kaldı.)
7. The marathon runners will need to exert themselves for several hours to finish the race. (Maraton koşucuları yarışı bitirmek için birkaç saat boyunca uğraşmalılar.)
8. The government needs to exert more control over the economy to prevent a recession. (Hükümet, bir ekonomik durgunluğu önlemek için ekonomi üzerinde daha fazla kontrol uygulamalı.)
9. She exerted a lot of energy trying to convince her parents to let her travel alone. (Ailesine tek başına seyahat etmesine izin vermek için çok çaba harcadı.)
10. The actor exerted himself to portray the character realistically. (Karakteri gerçekçi bir şekilde canlandırmak için oyuncu çok uğraştı.)
11. The company will need to exert a lot of effort to recover from the financial loss. (Şirket, mali kaybı telafi etmek için çok çaba harcamalı.)
12. She will need to exert her authority as the new boss to gain the employees’ respect. (Yeni patron olarak çalışanların saygısını kazanmak için otoritesini kullanmalı.)
13. The students will need to exert themselves more if they want to pass the exam. (Sınavı geçmek istiyorlarsa öğrenciler daha fazla uğraşmalılar.)
14. The football team needs to exert more pressure on the opposing team’s defense. (Futbol takımı rakip takımın savunmasına daha fazla baskı uygulamalı.)
15. She exerted a lot of influence over her husband’s decision to quit his job. (Kocasının işinden ayrılma kararına çok etki etti.)
16. The company’s success was due to the CEO’s ability to exert strong leadership. (Şirketin başarısı CEO’nun güçlü liderliği sayesindeydi.)
17. He didn’t want to exert any more energy, so he decided to take a break. (Daha faz

la enerji harcamak istemedi, bu yüzden ara verme kararı aldı.)
18. The teacher needs to exert more control over the class to maintain order. (Öğretmen sınıfın düzenini korumak için daha fazla kontrol uygulamalı.)

19. The athlete will need to exert himself more in training to improve his performance. (Sporcu performansını artırmak için antrenmanda daha fazla uğraşmalı.)
20. The company needs to exert its influence to promote more sustainable practices in the industry. (Şirket sektörde daha sürdürülebilir uygulamaları teşvik etmek için etkisini kullanmalı.)