Excruciatingly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Excruciatingly (Çok Acı Verici Bir Şekilde) İle İlgili Cümleler:
Excruciatingly, yoğun fiziksel veya duygusal acıyı ifade etmek için kullanılan bir sıfattır.
- My headache was excruciatingly painful. (Baş ağrım çok acı vericiydi.)
- She screamed excruciatingly as she fell down the stairs. (Merdivenlerden düşerken excruciatingly çığlık attı.)
- The child’s ear infection was excruciatingly uncomfortable. (Çocuğun kulak enfeksiyonu çok acı vericiydi.)
- He felt excruciatingly lonely after his divorce. (Boşandıktan sonra kendini çok acı verici bir şekilde yalnız hissetti.)
- The torture methods used in the past were excruciatingly cruel. (Geçmişte kullanılan işkence yöntemleri çok acı verici ve zalimceydi.)
- The athlete’s injury was excruciatingly painful and he couldn’t continue playing. (Sporcunun yaralanması çok acı vericiydi ve oynamaya devam edemedi.)
- The dentist’s drilling was excruciatingly loud and made me anxious. (Dişçinin matkabı çok yüksek sesle çıkıyordu ve beni endişelendiriyordu.)
- The wait for the test results was excruciatingly long and stressful. (Test sonuçlarını beklemek çok uzun ve stresliydi.)
- The singer hit an excruciatingly high note during her performance. (Şarkıcı performansı sırasında çok yüksek bir nota vurdu.)
- The patient’s recovery was excruciatingly slow and difficult. (Hastanın iyileşmesi çok yavaş ve zorlu geçti.)
- The hike up the mountain was excruciatingly exhausting. (Dağa tırmanış çok yorucu ve acı vericiydi.)
- The movie’s violence was excruciatingly graphic and disturbing. (Filmin şiddeti çok açık ve rahatsız ediciydi.)
- The negotiations were excruciatingly tense and lasted for hours. (Müzakereler çok gerilimliydi ve saatlerce sürdü.)
- The writer struggled with an excruciatingly persistent case of writer’s block. (Yazar yazma bloğuyla mücadele etti ve çok acı verici bir şekilde uzun sürdü.)
- The patient’s surgery was excruciatingly risky and required a skilled surgeon. (Hastanın ameliyatı çok riskliydi ve deneyimli bir cerraha ihtiyaç duyuldu.)
- The heat was excruciatingly intense and made it difficult to breathe. (Sıcaklık çok yoğundu ve nefes almayı zorlaştırıyordu.)
- The car accident left him in excruciatingly severe pain. (Araba kazası onu çok acı verici bir şekilde ağır yaraladı.)
- The politician’s scandal was excruciatingly embarrassing and damaging to his career. (Politikacının skandalı çok utanç ver
i ve kariyerine zarar vericiydi.)
19. The family’s loss was excruciatingly heartbreaking and they mourned for months. (Ailenin kaybı çok yürek burkucu ve aylarca yas tuttular.)
- The pressure to succeed was excruciatingly high and caused him to suffer from anxiety. (Başarılı olma baskısı çok yüksekti ve onun kaygı yaşamasına neden oldu.)
Hemen Yorum Yaz