Excruciatingly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Excruciatingly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Excruciatingly (Çok Acı Verici Bir Şekilde) İle İlgili Cümleler:

Excruciatingly, yoğun fiziksel veya duygusal acıyı ifade etmek için kullanılan bir sıfattır.

  1. My headache was excruciatingly painful. (Baş ağrım çok acı vericiydi.)
  2. She screamed excruciatingly as she fell down the stairs. (Merdivenlerden düşerken excruciatingly çığlık attı.)
  3. The child’s ear infection was excruciatingly uncomfortable. (Çocuğun kulak enfeksiyonu çok acı vericiydi.)
  4. He felt excruciatingly lonely after his divorce. (Boşandıktan sonra kendini çok acı verici bir şekilde yalnız hissetti.)
  5. The torture methods used in the past were excruciatingly cruel. (Geçmişte kullanılan işkence yöntemleri çok acı verici ve zalimceydi.)
  6. The athlete’s injury was excruciatingly painful and he couldn’t continue playing. (Sporcunun yaralanması çok acı vericiydi ve oynamaya devam edemedi.)
  7. The dentist’s drilling was excruciatingly loud and made me anxious. (Dişçinin matkabı çok yüksek sesle çıkıyordu ve beni endişelendiriyordu.)
  8. The wait for the test results was excruciatingly long and stressful. (Test sonuçlarını beklemek çok uzun ve stresliydi.)
  9. The singer hit an excruciatingly high note during her performance. (Şarkıcı performansı sırasında çok yüksek bir nota vurdu.)
  10. The patient’s recovery was excruciatingly slow and difficult. (Hastanın iyileşmesi çok yavaş ve zorlu geçti.)
  11. The hike up the mountain was excruciatingly exhausting. (Dağa tırmanış çok yorucu ve acı vericiydi.)
  12. The movie’s violence was excruciatingly graphic and disturbing. (Filmin şiddeti çok açık ve rahatsız ediciydi.)
  13. The negotiations were excruciatingly tense and lasted for hours. (Müzakereler çok gerilimliydi ve saatlerce sürdü.)
  14. The writer struggled with an excruciatingly persistent case of writer’s block. (Yazar yazma bloğuyla mücadele etti ve çok acı verici bir şekilde uzun sürdü.)
  15. The patient’s surgery was excruciatingly risky and required a skilled surgeon. (Hastanın ameliyatı çok riskliydi ve deneyimli bir cerraha ihtiyaç duyuldu.)
  16. The heat was excruciatingly intense and made it difficult to breathe. (Sıcaklık çok yoğundu ve nefes almayı zorlaştırıyordu.)
  17. The car accident left him in excruciatingly severe pain. (Araba kazası onu çok acı verici bir şekilde ağır yaraladı.)
  18. The politician’s scandal was excruciatingly embarrassing and damaging to his career. (Politikacının skandalı çok utanç ver

i ve kariyerine zarar vericiydi.)
19. The family’s loss was excruciatingly heartbreaking and they mourned for months. (Ailenin kaybı çok yürek burkucu ve aylarca yas tuttular.)

  1. The pressure to succeed was excruciatingly high and caused him to suffer from anxiety. (Başarılı olma baskısı çok yüksekti ve onun kaygı yaşamasına neden oldu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.