Excoriate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Excoriate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Excoriate İle İlgili Cümleler

Excoriate, sert bir şekilde eleştirmek, kınamak, ya da şiddetli bir şekilde tenkit etmek anlamına gelir.

Örnek cümleler:

1. I couldn’t help but excoriate my friend for not keeping his promise. (Sözünü tutmaması nedeniyle arkadaşımı sert bir şekilde eleştirmekten kendimi alamadım.)
2. He excoriated his employees for not completing the project on time. (Projenin zamanında tamamlanmaması nedeniyle çalışanlarını sert bir şekilde eleştirdi.)
3. The politician was excoriated by the media for his controversial remarks. (Politikacı, tartışmalı açıklamaları nedeniyle medya tarafından sert bir şekilde eleştirildi.)
4. The coach excoriated his team for their lack of effort in the game. (Koç, oyunda gösterdikleri çabayı yetersiz bulduğu için takımını sert bir şekilde eleştirdi.)
5. The teacher excoriated the student for cheating on the exam. (Öğrencinin sınavda kopya çekmesi nedeniyle öğretmen, öğrenciyi sert bir şekilde eleştirdi.)
6. The manager excoriated the employee for not following the company’s policies. (Çalışanın şirket politikalarına uymaması nedeniyle yönetici, çalışanı sert bir şekilde eleştirdi.)
7. The film was excoriated by the critics for its poor storytelling. (Eleştirmenler, kötü anlatımı nedeniyle filmi sert bir şekilde eleştirdi.)
8. The CEO excoriated the marketing team for their failed advertising campaign. (Başarısız reklam kampanyası nedeniyle CEO, pazarlama ekibini sert bir şekilde eleştirdi.)
9. The coach excoriated the player for missing the penalty shot. (Penaltıyı kaçırması nedeniyle oyuncuyu sert bir şekilde eleştirdi.)
10. The author was excoriated for his sexist remarks in his book. (Kitabındaki cinsiyetçi açıklamaları nedeniyle yazar sert bir şekilde eleştirildi.)
11. The teacher excoriated the student for not studying for the exam. (Sınava çalışmamak nedeniyle öğretmen, öğrenciyi sert bir şekilde eleştirdi.)
12. The CEO excoriated the IT team for their slow response to the company’s technical problems. (Şirketin teknik sorunlarına yavaş yanıt vermekten ötürü CEO, IT ekibini sert bir şekilde eleştirdi.)
13. The coach excoriated the team for their lack of teamwork during the game. (Oyundaki takım çalışmalarındaki eksiklikten dolayı koç, takımı sert bir şekilde eleştirdi.)
14. The boss excoriated the employee for missing the deadline. (Süresi dolan işi yetiştirememekten ötürü patron, çalış

anı sert bir şekilde eleştirdi.)

15. The journalist excoriated the government for their lack of action on climate change. (İklim değişikliği konusunda harekete geçmeme noktasındaki hükümeti sert bir şekilde eleştiren gazeteci.)

16. The customer excoriated the restaurant staff for their poor service. (Kötü hizmet nedeniyle restoran çalışanlarını sert bir şekilde eleştiren müşteri.)

17. The parents excoriated their child for breaking the vase. (Vazoyu kırması nedeniyle çocuklarını sert bir şekilde eleştiren ebeveynler.)

18. The teacher excoriated the student for plagiarizing their essay. (Ödevinde kopya çektiği için öğretmen, öğrenciyi sert bir şekilde eleştirdi.)

19. The coach excoriated the team for their lack of discipline during practice. (Antrenmanda disiplinsiz davranışlardan dolayı takımı sert bir şekilde eleştiren koç.)

20. The senator excoriated his opponent for their controversial policy proposals. (Tartışmalı politika önerileri nedeniyle rakibini sert bir şekilde eleştiren senatör.)