Excessive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Excessive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Excessive

Excessive, aşırı, abartılı anlamına gelir. Bir şeyin normal sınırları aşılarak fazla miktarda yapılması durumunu ifade eder.

Örnek cümleler:

  1. She spends an excessive amount of money on clothes. (O, giyim için aşırı bir miktar para harcar.)
  2. His excessive drinking is becoming a problem. (Onun aşırı içmesi sorun olmaya başlıyor.)
  3. The teacher’s excessive discipline made the students feel uncomfortable. (Öğretmenin aşırı disiplini öğrencileri rahatsız etti.)
  4. The company’s excessive bureaucracy slowed down the decision-making process. (Şirketin aşırı bürokrasisi karar alma sürecini yavaşlattı.)
  5. She was criticized for her excessive makeup. (O, aşırı makyajı nedeniyle eleştirildi.)
  6. His excessive eating habits are affecting his health. (Onun aşırı yeme alışkanlıkları sağlığına etki ediyor.)
  7. The company’s excessive focus on profits is hurting its employees. (Şirketin aşırı kar odaklılığı çalışanlarını olumsuz etkiliyor.)
  8. He was fired for his excessive absenteeism. (O, aşırı devamsızlık nedeniyle işten çıkarıldı.)
  9. The politician’s excessive promises were not fulfilled. (Politikacının aşırı vaatleri yerine getirilmedi.)
  10. The excessive noise from the construction site was disturbing the neighbors. (İnşaat alanından gelen aşırı gürültü komşuları rahatsız ediyordu.)
  11. She was diagnosed with an excessive thyroid hormone production. (O, aşırı tiroid hormonu üretimi teşhisi kondu.)
  12. The teacher’s excessive workload led to burnout. (Öğretmenin aşırı iş yükü tükenmeye neden oldu.)
  13. The company’s excessive use of plastic is harming the environment. (Şirketin aşırı plastik kullanımı çevreye zarar veriyor.)
  14. The athlete’s excessive training led to an injury. (Sporcunun aşırı antrenmanı bir yaralanmaya neden oldu.)
  15. The excessive heat in the room was unbearable. (Odadaki aşırı sıcaklık dayanılmazdı.)
  16. The company’s excessive bureaucracy is frustrating its customers. (Şirketin aşırı bürokrasisi müşterilerini sinir ediyor.)
  17. She was warned about her excessive tardiness. (O, aşırı geç kalmaları nedeniyle uyarıldı.)
  18. The excessive use of antibiotics can lead to resistance. (Antibiyotiklerin aşırı kullanımı direnç gelişimine neden olabilir.)
  19. The excessive rain caused flooding in the city. (Aşırı yağış şehirde sel baskınlarına neden oldu.)
  20. The company’s excessive profit margins are raising questions about their ethics. (Şirketin aşırı kar marjları etikleri

hakkında soru işaretleri oluşturuyor.)

Excessive

Excessive, aşırı, abartılı anlamına gelir. Bir şeyin normal sınırları aşılarak fazla miktarda yapılması durumunu ifade eder.

Örnek cümleler:

  1. The excessive use of force by the police is a violation of human rights. (Polisin aşırı güç kullanımı insan haklarının ihlali anlamına gelir.)
  2. Her excessive need for attention makes her exhausting to be around. (O, dikkat çekme ihtiyacının aşırı olması insanların yanında yorucu olmasına neden oluyor.)
  3. The company’s excessive marketing budget is not translating into higher sales. (Şirketin aşırı pazarlama bütçesi daha yüksek satış rakamlarına dönüşmüyor.)
  4. His excessive work hours are affecting his personal life. (Onun aşırı çalışma saatleri özel hayatını etkiliyor.)
  5. The excessive speed of the car caused the accident. (Aracın aşırı hızı kaza nedeni oldu.)
  6. Her excessive anxiety is preventing her from enjoying life. (O’nun aşırı kaygısı hayattan keyif almasını engelliyor.)
  7. The company’s excessive use of single-use plastics is harming marine life. (Şirketin tek kullanımlık plastikleri aşırı kullanması deniz yaşamına zarar veriyor.)
  8. The athlete’s excessive competitiveness is causing tension among teammates. (Sporcunun aşırı rekabetçiliği takım arkadaşları arasında gerilime neden oluyor.)
  9. The company’s excessive cost-cutting measures are affecting product quality. (Şirketin aşırı maliyet düşürme önlemleri ürün kalitesini etkiliyor.)
  10. His excessive praise of himself is annoying to others. (Kendisini aşırı övmesi diğerleri için rahatsız edici.)
  11. The excessive use of social media is linked to mental health problems. (Sosyal medyanın aşırı kullanımı zihinsel sağlık problemleriyle bağlantılıdır.)
  12. The company’s excessive regulations are hindering innovation. (Şirketin aşırı düzenlemeleri inovasyonu engelliyor.)
  13. Her excessive politeness can come across as insincere. (O’nun aşırı kibarlığı samimiyetsiz gibi algılanabilir.)
  14. The excessive noise from the concert disturbed the residents. (Konsertodan gelen aşırı gürültü sakinleri rahatsız etti.)
  15. The company’s excessive reliance on one product is risky. (Şirketin bir ürüne aşırı bağımlılığı risklidir.)
  16. His excessive competitiveness is negatively affecting his mental health. (Onun aşırı rekabetçiliği zihinsel sağlığını olumsuz etkiliyor.)
  17. The company’s excessive use of fossil fuels is contributing to climate change. (Şirketin fosil yakıtları aşırı kullanması iklim deği

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.