Everything Else İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Everything Else İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Everything Else

Everything else kelime anlamı olarak “her şeyin geri kalanı” anlamına gelir. Bu ifade genellikle konuşmanın veya metnin akışı içinde belirli bir konu veya konular hakkında konuşulduktan sonra geri kalan her şeyi ifade etmek için kullanılır.

Örnek Cümleler:

1. I have finished my homework, now I can focus on everything else. (Ben ödevimi bitirdim, şimdi her şeye odaklanabilirim.)
2. She likes reading books about history, but everything else bores her. (O, tarihle ilgili kitapları okumayı sever, ama her şey onu sıkar.)
3. The dress was perfect, but everything else about the wedding was a disaster. (Elbise mükemmeldi, ama düğünle ilgili her şey felaketti.)
4. He had a lot of experience in marketing, but everything else related to business was new to him. (Pazarlama konusunda çok deneyimi vardı, ama işle ilgili her şey onun için yeniydi.)
5. She is a great cook, but everything else related to the kitchen is a mess. (O, harika bir aşçıdır, ama mutfağa ilişkin her şey berbat.)
6. The restaurant has great food, but everything else about it is terrible. (Restoranın yemeği harika, ama onunla ilgili her şey korkunç.)
7. The trip was amazing, but everything else about the hotel was disappointing. (Gezi harikaydı, ama otelle ilgili her şey hayal kırıklığı yarattı.)
8. The play was excellent, but everything else about the theater was unimpressive. (Oyun harikaydı, ama tiyatroyla ilgili her şey etkileyici değildi.)
9. She loves her job, but everything else in her life is a mess. (İşi seviyor, ama hayatının geri kalanı karışık.)
10. The cake tasted delicious, but everything else at the party was forgettable. (Pasta lezzetliydi, ama partiyle ilgili her şey unutulmaz değildi.)
11. He is a great soccer player, but everything else about sports is uninteresting to him. (O, harika bir futbolcudur, ama sporla ilgili her şey onun için ilginç değildir.)
12. The movie had a great plot, but everything else about it was poorly executed. (Filmin konusu harikaydı, ama onunla ilgili her şey kötü bir şekilde yapıldı.)
13. She loves to travel, but everything else related to transportation is a hassle. (Seyahat etmeyi sever, ama taşımacılıkla ilgili her şey uğraştırıcıdır.)
14. The book was well-written, but everything else about the author’s work is mediocre. (Kitap iyi yazılmıştı, ama yazarın diğer işleriyle ilgili her şey orta halli.)
15. He is a talented musician, but everything else related to music theory is a challenge for him. (O, yetenekli bir müzisyendir

16. The house has a great location, but everything else about it needs to be renovated. (Ev iyi bir konumda, ama onunla ilgili her şey yenilenmeye ihtiyaç duyuyor.)
17. She is an expert in her field, but everything else outside of work is a mystery to her. (O, alanında uzmandır, ama iş dışındaki her şey onun için bir sır.)
18. The artwork was stunning, but everything else about the museum was underwhelming. (Sanat eseri çarpıcıydı, ama müzeyle ilgili her şey etkileyici değildi.)
19. He loves to cook, but everything else related to meal planning is a chore for him. (Yemek yapmaktan hoşlanır, ama yemek planlamasıyla ilgili her şey onun için zahmetli.)
20. The concert was amazing, but everything else related to music festivals is overwhelming for her. (Konser harikaydı, ama müzik festivalleriyle ilgili her şey onun için çok yoğun.)

(Türkçe karşılıklar kalın ve siyah renkte yazılmıştır.)