Every Bit İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Every Bit İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Bit (noun) – A small piece or part of something.

1. I need just a bit of sugar for my coffee. (Kahvem için sadece bir parça şeker lazım.)
2. Could you break me off a bit of that chocolate bar? (O çikolata çubuğundan bana bir parça ayırır mısın?)
3. I’ve only read a bit of this book so far, but I like it. (Bu kitaptan henüz bir azıcık okudum ama sevdim.)
4. Let me tell you a bit about myself. (Sana kendimle ilgili bir azıcık bilgi vereyim.)
5. She’s a bit shy, but once you get to know her, she’s really friendly. (O bir azıcık utangaç ama onu tanıdıktan sonra gerçekten arkadaş canlısı.)
6. We only have a bit of time left before the show starts. (Gösteri başlamadan önce sadece bir azıcık zamanımız kaldı.)
7. He took a bit out of the sandwich and then put it back down. (Sandviçten bir parça aldı ve sonra geri koydu.)
8. Could you give me a bit of advice on how to cook this dish? (Bu yemeği nasıl pişireceğim konusunda bana bir azıcık tavsiye verebilir misin?)
9. She’s got a bit of a temper, so be careful what you say to her. (O biraz sinirli, o yüzden ona ne söylediğine dikkat et.)
10. I need to cut this paper into small bits for the project. (Bu projede kullanmak için bu kağıdı küçük parçalara ayırmam gerekiyor.)
11. I’m feeling a bit under the weather today. (Bugün bir azıcık halsiz hissediyorum.)
12. He was only paid a bit for his work, but he didn’t mind. (İşine sadece bir azıcık para verildi ama o umursamadı.)
13. Could you move over a bit so I can sit down? (Oturabilmem için bir azıcık kenara çekilebilir misin?)
14. The dog took a bit out of my shoe. (Köpek ayakkabımdan bir parça koparttı.)
15. The dress was a bit too big for her. (Elbise ona bir azıcık büyüktü.)
16. I’ll be back in a bit, I

just need to grab my keys. (Sadece anahtarlarımı almak için bir azıcık döneceğim.)
17. This soup needs a bit more salt. (Bu çorba bir azıcık daha tuzlu olmalı.)

18. The child took a bit of candy from the bowl. (Çocuk kaseden bir parça şeker aldı.)
19. I’m going to chop up this onion into small bits. (Bu soğanı küçük parçalara ayırmak istiyorum.)
20. The computer is running a bit slow today. (Bugün bilgisayar bir azıcık yavaş çalışıyor.)