Everlasting İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Everlasting İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Everlasting

Everlasting, Türkçe anlamıyla “sonsuz, ebedi” anlamlarına gelir. Bu kelime, bir şeyin sürekli veya sonsuz olduğunu ifade etmek için kullanılır.

İşte birkaç örnek cümle:

  1. The love between them was everlasting. (Onların arasındaki sevgi sonsuzdu.)
  2. The beauty of nature is everlasting. (Doğanın güzelliği sonsuzdur.)
  3. He was searching for everlasting happiness. (O, sonsuz mutluluğu arıyordu.)
  4. Everlasting life is a common theme in mythology. (Sonsuz yaşam, mitolojide sıkça kullanılan bir tema.)
  5. The artist created an everlasting masterpiece. (Sanatçı, sonsuz bir şaheser yarattı.)
  6. The pain seemed everlasting. (Ağrı sonsuz gibi görünüyordu.)
  7. She promised him everlasting love. (O, ona sonsuz sevgi sözü verdi.)
  8. The fire left an everlasting impression on her. (Yangın, onda sonsuz bir iz bıraktı.)
  9. The mountains stood as an everlasting symbol of strength. (Dağlar, gücün sonsuz bir sembolü olarak duruyorlar.)
  10. The church was built as an everlasting tribute to God. (Kilise, Tanrı’ya sonsuz bir övgü olarak inşa edildi.)
  11. His memory will live on everlasting. (Anısı sonsuza kadar yaşayacak.)
  12. Everlasting youth is a desire many people have. (Sonsuz gençlik, birçok insanın arzusu.)
  13. The bond between siblings is often described as everlasting. (Kardeşler arasındaki bağ sık sık sonsuz olarak tanımlanır.)
  14. The beauty of the sunset was everlasting in their memories. (Günbatımının güzelliği, onların anılarında sonsuzdu.)
  15. The pain of losing a loved one can feel everlasting. (Sevilen birini kaybetmenin acısı, sonsuz gibi hissedebilir.)
  16. His contribution to the company will have an everlasting impact. (Şirkete yaptığı katkı, sonsuza kadar etkisini gösterecek.)
  17. Everlasting peace is a dream that many countries strive for. (Sonsuz barış, birçok ülkenin çabalarını gösteren bir rüya.)
  18. The painting captured the essence of everlasting beauty. (Tablo, sonsuz güzelliğin özünü yakaladı.)
  19. The ocean seemed to go on forever, an everlasting expanse of blue. (Deniz sonsuza kadar devam ediyormuş gibi görünüyordu, sonsuz mavi bir enginlik.)
  20. The love for her child was an everlasting flame in her heart. (Çocuğuna olan sevgi, kalbindeki sonsuz bir ateşti.)
  1. Everlasting love is often the subject of romantic novels. (Sonsuz aşk, romantik romanların sıkça konusu olur.)
  2. The ancient ruins were a testament to the everlasting legacy of the civilization. (Antik kalıntılar, medeniyetin sonsuz mirasına dair bir kanıt idi.)
  3. The beauty of the night sky was everlasting, with countless stars shining bright. (Gece gökyüzünün güzelliği sonsuzdu, sayısız yıldız parlak bir şekilde parlıyordu.)
  4. The impact of his words was everlasting, inspiring generations to come. (Sözlerinin etkisi sonsuzdu ve gelecek nesilleri ilham verdi.)
  5. The everlasting flame was a symbol of hope and resilience. (Sonsuz ateş, umut ve direnç sembolüydü.)
  6. The relationship between a mother and child is often described as everlasting. (Anne ve çocuk arasındaki ilişki sık sık sonsuz olarak tanımlanır.)
  7. Everlasting life is a concept explored in many religious texts. (Sonsuz yaşam, birçok dini metinde incelenen bir kavramdır.)
  8. The artist’s passion for painting was everlasting, spanning decades of work. (Sanatçının resme olan tutkusu sonsuzdu ve yıllarca süren bir işti.)
  9. The memory of their love was everlasting, even after they had parted ways. (Onların aşkıyla ilgili anıları sonsuzdu, hatta yollarını ayırdıktan sonra bile.)
  10. Everlasting joy is a feeling many people strive for in life. (Sonsuz mutluluk, birçok insanın hayatta ulaşmak istediği bir duygudur.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.