Escalate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Escalate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

“Escalate” Nedir?

“Escalate” kelimesi İngilizce bir fiildir ve “yükseltmek, tırmandırmak, arttırmak” gibi anlamlara gelir.

Örnek Cümleler:

  1. The conflict could escalate into a full-blown war. (Çatışma tam bir savaşa dönüşebilir.)
  2. We need to escalate our efforts to meet the deadline. (Süreye yetişmek için çabalarımızı arttırmalıyız.)
  3. The company decided to escalate the prices of their products. (Firma, ürünlerinin fiyatlarını arttırmaya karar verdi.)
  4. She tried to de-escalate the situation by speaking calmly. (Sakin konuşarak durumu yatıştırmaya çalıştı.)
  5. The teacher escalated the difficulty of the test. (Öğretmen, sınavın zorluğunu arttırdı.)
  6. The argument escalated into a physical fight. (Tartışma fiziksel bir kavgaya dönüştü.)
  7. The government’s response was to escalate military presence in the region. (Hükümetin cevabı, bölgedeki askeri varlığı arttırmaktı.)
  8. The company had to escalate security measures after the break-in. (Firma, hırsızlıktan sonra güvenlik önlemlerini arttırmak zorunda kaldı.)
  9. The tension in the room escalated as the meeting went on. (Toplantı devam ettikçe, odadaki gerilim arttı.)
  10. The CEO escalated the issue to the board of directors. (CEO, konuyu yönetim kuruluna yükseltti.)
  11. The dispute between the two countries continued to escalate. (İki ülke arasındaki anlaşmazlık artarak devam etti.)
  12. The protesters decided to escalate their demonstration by blocking the main road. (Protestocular, ana yolu kapatarak gösterilerini arttırmaya karar verdiler.)
  13. The fire department had to escalate their response due to the severity of the fire. (İtfaiye, yangının şiddeti nedeniyle müdahalelerini arttırmak zorunda kaldı.)
  14. The customer’s complaint escalated to the manager. (Müşterinin şikayeti yöneticiye yükseldi.)
  15. The negotiations between the two sides escalated into a shouting match. (İki taraf arasındaki müzakereler bağırışma maçına dönüştü.)
  16. The tension in the room escalated to the point where someone had to intervene. (Odadaki gerilim o kadar arttı ki, biri müdahale etmek zorunda kaldı.)
  17. The union decided to escalate their demands by calling for a strike. (Sendika, grev çağrısı yaparak taleplerini arttırmaya karar verdi.)
  18. The situation in the country continued to escalate, leading to widespread protests. (Ülkedeki durum artarak devam etti ve geniş çaplı protestolara neden oldu.)
  19. The company had to escalate the project budget due

to unforeseen expenses. (Firma, beklenmedik masraflar nedeniyle proje bütçesini artırmak zorunda kaldı.)
20. The argument between the couple escalated, eventually leading to a breakup. (Çift arasındaki tartışma artarak devam etti ve sonunda ayrılığa neden oldu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.