Enunciate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Enunciate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Enunciate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Enunciate (fiil) – açık bir şekilde söylemek veya ifade etmek

Örnek cümleler:

  1. She enunciated each word clearly so that everyone could understand her.
    (Tüm herkesin anlayabilmesi için her kelimeyi açık bir şekilde söyledi.)

  2. The teacher enunciated the directions slowly so that the students wouldn’t get confused.
    (Öğretmen öğrencilerin kafası karışmasın diye talimatları yavaş bir şekilde açıkladı.)

  3. He always enunciates his ideas well during meetings.
    (O, toplantılarda her zaman fikirlerini iyi bir şekilde ifade eder.)

  4. The singer enunciated the lyrics perfectly during the concert.
    (Şarkıcı konserde sözleri mükemmel bir şekilde açık bir şekilde söyledi.)

  5. It’s important to enunciate when speaking to a large audience.
    (Büyük bir kitleye hitap ederken açık bir şekilde konuşmak önemlidir.)

  6. The professor enunciated the key points of the lecture to make sure everyone understood.
    (Profesör, herkesin anladığından emin olmak için dersin ana noktalarını açık bir şekilde ifade etti.)

  7. She always enunciates her words so beautifully that it’s a joy to listen to her speak.
    (O, sözcükleri o kadar güzel bir şekilde ifade eder ki, onu dinlemek bir zevk olur.)

  8. The news anchor enunciated the names of the foreign dignitaries flawlessly.
    (Haber spikeri, yabancı devlet adamlarının adlarını kusursuz bir şekilde söyledi.)

  9. It’s important to enunciate when learning a new language to get the pronunciation correct.
    (Telaffuzu doğru yapmak için yeni bir dil öğrenirken açık bir şekilde konuşmak önemlidir.)

  10. The speech therapist worked with the child to help him enunciate his words more clearly.
    (Konuşma terapisti çocukla çalışarak, sözcüklerini daha net bir şekilde ifade etmesine yardımcı oldu.)

  11. The presenter enunciated each point so that the audience could follow along easily.
    (Sunucu her noktayı açık bir şekilde ifade etti, böylece izleyiciler kolayca takip edebildi.)

  12. She had to enunciate slowly for her elderly relative to understand her.
    (Yaşlı akrabası onu anlayabilsin diye yavaşça açık bir şekilde ifade etmek zorunda kaldı.)

  13. The actor enunciated his lines with precision, making his performance all the more impressive.
    (Oyuncu, performansını daha da etkileyici kılmak için repliklerini kesinlikle açık bir şekilde söyledi.)

  14. Enunciating your thoughts clearly can help avoid misunderstandings.
    (Düşüncelerinizi açık bir şekilde ifade etmek yanlış anlamaları önlemeye yardımcı olabilir.)

  15. The coach enunciated the strategy for the game so that the players knew what to do

  1. The speaker was so nervous that he forgot to enunciate his words clearly.
    (Konuşmacı o kadar sinirliydi ki, sözcüklerini açık bir şekilde ifade etmeyi unuttu.)

  2. The language teacher emphasized the importance of enunciating vowel sounds correctly.
    (Dil öğretmeni, ünlü seslerini doğru bir şekilde ifade etmenin önemini vurguladı.)

  3. The debate team was coached to enunciate their arguments persuasively.
    (Tartışma takımı, argümanlarını ikna edici bir şekilde ifade etmek için eğitildi.)

  4. The radio host enunciated the weather forecast clearly for the listeners.
    (Radyo sunucusu, hava durumu tahminini dinleyiciler için açık bir şekilde ifade etti.)

  5. It can be difficult to enunciate when speaking with a mouthful of food.
    (Ağız dolusu yemekle konuşurken açık bir şekilde konuşmak zor olabilir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.