Entomb İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Entomb İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Entomb (Türkçe karşılığı: Gömmek, Mezar etmek)

Entomb kelimesi, genellikle ölüleri toprağa gömmek için kullanılan bir fiildir. Bu kelime ayrıca, bir şeyi kalıcı olarak kapalı bir yerde saklamak anlamında da kullanılabilir.

Örnek cümleler:

  1. They entombed the dead soldier with full military honors. (Askeri onurlarla ölen askeri gömdüler.)
  2. After the funeral, they will entomb the coffin in the family graveyard. (Cenaze töreninden sonra, tabutu aile mezarlığına gömecekler.)
  3. The pharaohs of ancient Egypt were often entombed with their treasures. (Eski Mısır firavunları sıklıkla hazineleriyle gömülürdü.)
  4. The archaeologists discovered a mummy entombed in a pyramid. (Arkeologlar piramitte gömülü bir mumya buldular.)
  5. The secret documents were entombed in a secure vault. (Gizli belgeler güvenli bir kasada gömülü kaldı.)
  6. She entombed her broken dreams and moved on with her life. (Kırık hayallerini gömdü ve hayatına devam etti.)
  7. The sun slowly entombed itself below the horizon. (Güneş yavaşça ufuk çizgisinin altında gömüldü.)
  8. The ancient city was entombed by a volcanic eruption. (Eski şehir volkanik bir patlama ile gömüldü.)
  9. The treasure was entombed in a hidden chamber deep beneath the earth. (Hazine, yeraltının derinliklerindeki gizli bir odada gömüldü.)
  10. The lost city was entombed in sand for centuries. (Kayıp şehir yüzyıllar boyunca kumla gömüldü.)
  11. She entombed her feelings of anger and tried to remain calm. (Öfke hislerini gömdü ve sakin kalmaya çalıştı.)
  12. The valuable artifact was entombed in a glass case for protection. (Değerli sanat eseri, koruma amacıyla cam bir vitrinde gömülü kaldı.)
  13. The sailors were entombed at the bottom of the ocean after their ship sank. (Gemi battıktan sonra denizin dibindeki denizciler gömüldü.)
  14. The lost treasure was finally found after being entombed for centuries. (Yüzyıllarca gömülü kalan kayıp hazine sonunda bulundu.)
  15. The old mansion was entombed in vines and overgrowth. (Eski malikane, sarmaşıklar ve aşırı büyüme ile gömülmüştü.)
  16. The ancient relics were entombed in a forgotten temple. (Eski kalıntılar unutulmuş bir tapınağa gömülü kaldı.)
  17. The memories of her lost love were entombed in her heart. (Kaybettiği aşkının anıları kalbinde gömülü kalm
  1. The famous explorer was entombed in a grand mausoleum. (Ünlü kaşif büyük bir mozolede gömüldü.)
  2. The treasure hunter spent years searching for the entombed treasure. (Define avcısı gömülü hazineyi aramak için yıllarını harcadı.)
  3. The ancient city was entombed by layers of sediment over time. (Zamanla çöküntü tabakaları tarafından eski şehir gömüldü.)

Not:

Burada örnek cümlelerin İngilizce kısımlarına kalın ve mavi etiketi ekledim, Türkçe kısımlarına ise ayrı bir renkli yazı etiketi kullanmadım. Bu şekilde yazıda denge sağlamış oldum.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.