Enticement İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Enticement İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Enticement Nedir?

Enticement, bir kişinin başka bir kişiyi yapmaya istekli olmadığı bir şeyi yapmaya teşvik etmek veya özendirmek amacıyla kullanılan bir kelimedir.

Örnek Cümleler:

  1. She used the enticement of a big bonus to get her employees to work harder. (Büyük bir bonus teklifi yaparak çalışanlarını daha sıkı çalışmaya teşvik etti.)
  2. The promise of a free meal was an enticement for him to attend the meeting. (Ücretsiz bir yemek sözü, toplantıya katılmak için onu özendirdi.)
  3. The enticement of adventure drew him to the unknown wilderness. (Macera cazibesi, onu bilinmeyen vahşi doğaya çekti.)
  4. The enticement of fame led him down a dangerous path. (Ün cazibesi, onu tehlikeli bir yola soktu.)
  5. She used her charm as an enticement to get him to do her bidding. (Onun cazibesini kullanarak onu emirlerini yerine getirmeye teşvik etti.)
  6. The enticement of a new career path lured her away from her current job. (Yeni bir kariyer yolu cazibesi, onu mevcut işinden uzaklaştırdı.)
  7. The enticement of a warm fire drew them into the cozy cabin. (Sıcak bir ateş cazibesi, onları rahat kulübeye çekti.)
  8. The enticement of a higher salary convinced her to take the new job offer. (Daha yüksek bir maaş cazibesi, onu yeni iş teklifini kabul etmeye ikna etti.)
  9. The enticement of a luxurious lifestyle was too tempting to resist. (Lüks bir yaşam cazibesi, dayanılmazdı.)
  10. The enticement of a romantic getaway persuaded her to take a break from work. (Romantik bir kaçamak cazibesi, onu işten bir mola almaya ikna etti.)
  11. The enticement of a great view made the hike worthwhile. (Harika bir manzara cazibesi, yürüyüşü değerli kıldı.)
  12. The enticement of a peaceful retreat was exactly what he needed after a long week at work. (Huzurlu bir çekilme cazibesi, uzun bir iş haftasından sonra tam da ihtiyacı olan şeydi.)
  13. The enticement of a challenging task motivated him to work harder. (Zorlu bir görev cazibesi, onu daha sıkı çalışmaya teşvik etti.)
  14. The enticement of a fancy car was enough to make him sign on the dotted line. (Lüks bir araba cazibesi, onu anlaşmayı imzalamaya ikna etti.)
  15. The enticement of a quiet evening at home sounded perfect to her. (Evde sessiz bir akşam cazibesi, ona mükemmel görünüyordu.)
  16. The enticement of a big sale convinced her to buy the dress. (Büyük bir satış caz

ibesi, onu elbiseyi satın almaya ikna etti.)
17. The enticement of a tropical vacation was too good to pass up. (Tropik bir tatil cazibesi, kaçırılmayacak kadar iyiydi.)

  1. The enticement of a new gadget was enough to make him wait in line for hours. (Yeni bir cihazın cazibesi, onu saatlerce sıraya girmeye yeterliydi.)
  2. The enticement of a delicious dessert made her cheat on her diet. (Lezzetli bir tatlı cazibesi, onu diyetini bozmaya teşvik etti.)
  3. The enticement of a peaceful protest drew thousands of people to the streets. (Barışçıl bir protestonun cazibesi, binlerce insanı sokaklara çekti.)

Türkçe Karşılıklar:

  1. Büyük bir bonus teklifi
  2. Ücretsiz bir yemek sözü
  3. Macera cazibesi
  4. Ün cazibesi
  5. Cazibesi
  6. Yeni bir kariyer yolu cazibesi
  7. Sıcak bir ateş cazibesi
  8. Daha yüksek bir maaş cazibesi
  9. Lüks bir yaşam cazibesi
  10. Romantik bir kaçamak cazibesi
  11. Harika bir manzara cazibesi
  12. Huzurlu bir çekilme cazibesi
  13. Zorlu bir görev cazibesi
  14. Lüks bir araba cazibesi
  15. Evde sessiz bir akşam cazibesi
  16. Büyük bir satış cazibesi
  17. Tropik bir tatil cazibesi
  18. Yeni bir cihazın cazibesi
  19. Lezzetli bir tatlı cazibesi
  20. Barışçıl bir protestonun cazibesi

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.