Embed İn İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Embed İn İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Embed

İngilizce anlamı: to implant, enclose or fix firmly in something else

Embed kelimesi, bir şeyi sıkıca başka bir şeyin içine yerleştirmek, gömmek veya sabitlemek anlamına gelir.

Örnek cümleler:

1. The video was embedded in the website’s homepage. (Video, web sitesinin ana sayfasına gömülmüştü.)
2. The journalist was embedded with the military unit during the war. (Gazeteci, savaş sırasında askeri bir birlikle gömülüydü.)
3. The teacher embedded a quiz in the lesson. (Öğretmen, derse bir test yerleştirdi.)
4. The diamond was embedded in the gold band. (Elmas, altın bandın içine yerleştirildi.)
5. The surgeon embedded the pacemaker in the patient’s chest. (Cerrah, kalp piliyi hastanın göğsüne yerleştirdi.)
6. The company embedded a tracking device in the product to monitor its location. (Şirket, üründe konumunu izlemek için bir takip cihazı yerleştirdi.)
7. The artist embedded tiny crystals in the painting for added texture. (Sanatçı, eklenmiş bir doku için tabloya küçük kristaller yerleştirdi.)
8. The writer embedded a message in the story for observant readers. (Yazar, gözlemci okuyucular için hikayeye bir mesaj yerleştirdi.)
9. The programmer embedded a security feature in the software to prevent hacking. (Programcı, hacking’i önlemek için yazılıma bir güvenlik özelliği yerleştirdi.)
10. The musician embedded a sample of an old song in the new one. (Müzisyen, yeni şarkıya eski bir şarkının örneğini yerleştirdi.)
11. The jeweler embedded a small diamond in the earring. (Kuyumcu, küpeye küçük bir elmas yerleştirdi.)
12. The carpenter embedded screws into the wood to secure it. (Marangoz, tahtaya vidaları yerleştirdi.)
13. The architect embedded a skylight in the roof. (Mimar, çatıya bir çatı penceresi yerleştirdi.)
14. The designer embedded LED lights in the dress for a dramatic effect. (Tasarımcı, dramatik bir etki için elbisenin içine LED ışıklar yerleştirdi.)
15. The chef embedded spices into the meat before grilling. (Aşçı, ızgaradan önce ete baharatlar yerleştirdi.)
16. The photographer embedded a watermark in the image to protect copyright. (Fotoğrafçı, telif hakkını korumak için görüntüye bir filigran yerleştirdi.)
17. The mechanic embedded a new part in the engine to fix the problem. (Tamirci, sorunu çözmek için motora yeni bir parça yerleştirdi.)
18. The hacker embedded a virus in the email attachment. (Hacker, e-posta ekine bir virüs yerleştirdi.)
19. The artist embedded a hidden image in

the painting, which could only be seen under certain lighting. (Sanatçı, belirli bir aydınlatma altında sadece görülebilen bir gizli görüntüyü tabloya yerleştirdi.)
20. The researcher embedded a microchip in the mouse to track its movements. (Araştırmacı, fareye hareketlerini takip etmek için bir mikroçip yerleştirdi.)