Else İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Else İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

ELSE Nedir?

ELSE, İngilizce dilinde “aksi takdirde” veya “başka şekilde” anlamına gelen bir bağlaçtır. Bir şartın karşılanmaması durumunda gerçekleşecek olan alternatif bir eylemi ifade etmek için kullanılır.

Örnek Cümleler:

1. I’ll be there at 6, but if else, I’ll let you know. (6’da orada olacağım, farklı bir durumda sana haber vereceğim.)
2. He was offered the job, but else, he would have stayed at his current company. (İş teklif edildi, farklı şekilde olsaydı, şu anki şirketinde kalmış olacaktı.)
3. If you don’t like that restaurant, else, we can go somewhere else. (O restorandan hoşlanmazsan, başka bir yerde yemek yiyebiliriz.)
4. She studied hard for the exam, but else, she wouldn’t have passed. (Sınava sıkı çalıştı, farklı şekilde olsaydı, geçememiş olacaktı.)
5. You need to turn left at the next intersection, else, you’ll miss the turn. (Bir sonraki kavşaktan sola dönmeniz gerekiyor, farklı şekilde olsaydı, dönüşü kaçırırsınız.)
6. If we can’t find a parking spot here, else, we’ll have to park further away. (Burada park yeri bulamazsak, başka şekilde olmazsa, daha uzak bir yere park etmek zorunda kalacağız.)
7. He promised to come to the party, but else, we’ll just have to celebrate without him. (Partiye gelmeyi söz verdi, farklı şekilde olmazsa, onun olmadan kutlama yapmak zorunda kalacağız.)
8. If the weather is bad, else, we can have a movie night at home. (Hava kötü olursa, başka bir şekilde olursa, evde film izleyebiliriz.)
9. She forgot her phone at home, else, she would have answered your call. (Telefonunu evde unuttu, başka şekilde olsaydı, aramanıza cevap verebilirdi.)
10. If you don’t want to eat pizza, else, we can order something else. (Pizza yemek istemiyorsanız, başka bir şey sipariş edebiliriz.)
11. He was going to walk to the store, but else, he decided to take the bus. (Mağazaya yürüyecekti, farklı şekilde olsa, otobüse binmeye karar verdi.)
12. If we miss the train, else, we’ll have to wait for the next one. (Trene yetişmezsek, başka şekilde olmazsa, bir sonrakini beklemek zorunda kalacağız.)
13. She doesn’t want to go to the party, but else, she’ll go just to make you happy. (Partiye gitmek istemiyor, farklı şek

14. If the restaurant is too crowded, else, we can try another one. (Restoran çok kalabalıksa, başka şekilde olsa, başka bir yer deneyebiliriz.)
15. He’s allergic to peanuts, else, we need to make sure to avoid ordering anything with peanuts. (Yer fıstığına alerjisi var, başka şekilde olsa, fıstık içeren hiçbir şey sipariş etmememiz gerekiyor.)
16. If we can’t find a hotel room, else, we’ll have to sleep in the car. (Otel odası bulamazsak, başka şekilde olmazsa, arabada uyumak zorunda kalacağız.)
17. She has to finish her work by Friday, but else, she’ll have to work over the weekend. (İşi Cuma’ya kadar bitirmesi gerekiyor, farklı şekilde olursa, hafta sonu çalışmak zorunda kalacak.)
18. If the concert is cancelled, else, we can get a refund for our tickets. (Konser iptal edilirse, başka şekilde olursa, biletlerimizi geri alabiliriz.)
19. He lost his phone, else, he wouldn’t have missed your call. (Telefonunu kaybetti, farklı şekilde olsaydı, aramanızı kaçırmamış olacaktı.)
20. If she can’t come to the meeting, else, we’ll have to reschedule for another day. (Toplantıya gelemiyorsa, başka şekilde olsa, başka bir gün için yeniden planlama yapmamız gerekecek.)